Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Fatsa İlçe Örgütü’nden ‘Ekoloji Ve Kadın Forumu’ Pikniği

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Fatsa ilçe örgütü kadın yönetici ve üyeleri tarafından düzenlenen piknik ve ‘Kadın ve Ekoloji Forumu’ Fatsa İlçesi Demirci Köyü piknik alanında yapıldı.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Fatsa ilçe örgütü eş sözcüsü Gül Atabay ve Yönetim Kurulu Üyesi Gülizar Şendur birer açılış konuşması yaparak misafirlere programın akışıyla ilgili bilgiler verdiler.

Foruma Katılan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi PM Üyesi Ayla Şeşan, ”Öncelikle böyle bir etkinliğe katılmaktan çok mutluyum, Sizlere Taksim’de ve Gezi Parkı’nda yaşananlar hakkında bilgi vermek istiyorum. Bizler sürecin başından bu yana gezi parkındaydık ve orada çok yoğun bir polis saldırısıyla karşı karşıya kaldık. Ama ona rağmen oradaki insanların kararlı duruşları ve Gezi’yi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tehditlerine rağmen terk etmemiş olmaları büyük bir direniş ve mücadele örneğidir. Gezi Parkında yaşadığım en büyük ve önemli olay ise Emniyet Müdürü’nün annelere çağrı yaparak ‘çocuklarınıza sahip çıkın’ lafı üzerine oradaki gençlerinin annelerinin Gezi Parkına ve Taksim’e gelip insan zinciri oluşturarak “bizler çocuklarımıza sahip çıkıyoruz ve polis şiddetine karşı onları koruyoruz” diyerek, onların yanındayız mesajını vermeleridir” dedi.

Daha sonra söz alan Gülnur Aksop, “İnsanların yürüyüş ve dinlenme alanı olan gezi parkı, ağaçlardan arındırılarak doğal yaşama tamamen ters olan beton binalar yapılma isteği insanlarda bir patlama yaratmıştır. Artık mesele 3-5 ağacın kesilmesi değil, sistemin insanlar üzerindeki bu kadar baskıcı, ben bilirim ve ben yaparım mantığına tepki halini almıştır. Direnişe yapılan biber gazlı kimyasal müdahaleler sırasında yaralanan ve ölen insanlar dışında kuşlar ve diğer canlıları görmezden gelemeyiz. Konteynırlar dolusu kuş ölüleri insanlığın doğaya karşı vahşetini çok açık ortaya koymaktadır. Bu olumsuzluklar dışında tabi ki alanda yaşanan güzellikler de vardı. Orada taksim direniş platformu, çevreci örgütler, sol ve sosyalist partiler, antikapitalist Müslümanlar, taraftarlar, ulusal partiler, ana muhalefet partisi, başı açığı- kapalısı, sağcısı- solcusu gibi farklı görüşte insanların direniş ruhu ile birbirleriyle ne kadar sıcak samimi ilişkiler kurduğunu da gördük ve bizi çok mutlu etti bu görüntü. En güzel örnekleri de sosyal medyada paylaşılmıştır. Alanda namaz kılan antikapitalist Müslüman arkadaşlara zarar gelmemesi için sosyalist arkadaşların güvenlik çemberi oluşturması, polis şiddetinden kaçarken görüntülenen bir BDP flaması ile Türk bayraklı diğer gencin oluşturduğu görüntü hiçbir zaman unutulmayacak fotoğraf karelerinden biridir. Başbakanın gezi parkı direnişçilerine saydığı hakaretleri ters düz eden sayısızca güzel anlar, günler yaşanmıştır ve yaşanmaya devam ediyor” dedi.

Daha sonra söz alan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi PM Üyesi Makbule Efe ise, “Hem Samsun da Taksim Dayanışma Platformunu oluşturan biri, hem de bir anne olarak gezi parkıyla ilgili duygularını dile getirmiş ve Samsun’daki Taksim direnişinden bahsetmiştir. AK Parti Hükümeti bizim birbirimize dokunmamızı istemiyor, ekmeğimizi, yeşilimizi, ağacımızı, suyumuzu, hayatı savunmamızı istemiyor. Bu süreç bir halk hareketidir. Söylenmemiş sözlerin korku duvarlarını aşma halidir. Yabancılaşmanın olmadığı paranın her şeyi hükmetmediği, dostlukların, yoldaşlıkların aniden yeşerdiği bir harekettir ve başka bir dünya kurmanın mümkün olduğunu yeniden görmüş olduk” dedi.

Arkadaşlarımız Gezi Parkla ilgili olarak düşüncelerini anlattıktan sonra Ümide Aysu söz alarak ekoloji ve tarımdan söz etti. Aysu, “ Bilindiği gibi dünyada ve ülkemizde insan nüfusu giderek artmaktadır. Aynı zamanda bu nüfusun beslenme, barınma vb. ihtiyaçları da artmakta ve çeşitlenmektedir. Ancak bu ihtiyaçları karşılamada kaynaklar yetersiz kalmakta ve giderek azalmaktadır. Bu bağlamda bitkisel üretim açısından konuyu ele alırsak insan ve hayvan beslenmesinde de durum bu şekildedir. Bu aşamada yeterli ve kaliteli üretim yapabilmek için çevrenin ne denli önemli olduğu açıkça görülmektedir. Burada sözünü ettiğimiz üretimi yapabilmek için çevre kaynaklarını (su, toprak vb.) tahrip etmeden, doğa dostu üretim yöntemlerini uygulamamız yerinde olacaktır. Kendi tohumlarımızı kendimiz yapmalıyız. Bir Karadenizli olarak geçmişle bugünümü kıyasladığımda çok üzülüyorum. Bugün baktığımda çocukluğumda deresinde oynadığım, börtüsünü böceğini gördüğüm, böğürtlenlerini topladığım, mis gibi sebze ve meyveleri artık göremiyorum. Yaşadığımız doğal çevreyi düşündüğümüzde neydik, neyiz ve ne olacağız sorusunu kendimize soralım. Gelecekle ilgili kaygılarımızı dile getirelim” şeklinde konuştu.

Bunun üzerine dinleyicilerden Hüseyin Uygun söz alarak eşi ile beraber yapmış oldukları tarımsal faaliyetlerden kısaca bahsetti ve kişinin kendi tohumlarını kendisinin yapmasının ne kadar önemli olduğuna dikkat çekti.