Sivas Madımak Otelinde 20 yıl önce, Türkiye’nin en az yüzyılda bir
yetişebilecek olan, sanatçı ve aydınlarını hunharca katleden yobaz ve barbar zihniyeti
ve bu zihniyetin barbarca katliamını bir kere daha şiddetle kınıyoruz.
Türkiye’de din,dil, mezhep ve ırk ayrımı yapılmadan tüm insanların barış,
hoşgörü ve kardeşlik duyguları içerisinde saygın bir yaşam sürmesini savunan
otuz beş aydının Madımak Otelinde yakılarak hayatlarına son verilmesi toplumda derin
acılar yaratmıştır. Bu hareketin devletin gözü önünde hiç çekinilmeden yapılması acıları
daha da arttırmıştır.
Bu katliama kalkışanların barışın, demokrasinin ve insanlık değerlerinin
ülkemizde yerleşmesini istemeyen güçler olduğu iyice anlaşılmıştır. Toplumsal barış ve
huzuru istemeyen bu güçler ülkemizi tam bir gerici ve emperyalist kuşatma altına
almışlar ve ülke topraklarımızın bütünlüğü tehdit edilir hale gelmiştir. 12 Eylül 1980 öncesi
Çorum’da, Kahramanmaraş’ta ve Malatya’da yapılan buna benzer katliamlar hep aynı amaca
hizmet etmiş ve toplumumuzun belleğinde acı izler bırakmıştır. Toplumumuz bu acıları ve bu
katliamları yapanları unutmayacaktır. Toplumumuz Lozan’ın rövanşını almaya, bağımsızlığımızı
yok etmeye, ekonomik ve siyasi irademizi elimizden almaya çalışan ve bunun için her türlü
entrikaları gündeme taşıyan , ülkemizi tehdit eden emperyalist güçleri ve yerli işbirlikçilerini de
unutmayacaktır.
Laik cumhuriyetten , Atatürk ilke ve devrimlerinden rövanş alma gibi bu
türden davranışlar ve söylemler her gün bir başka biçimiyle ortaya çıkmaktadır.
Hukuka aykırı uygulamalarla ve uydurma gerekçelerle, sabahın köründe evlerinden alınan
tam bağımsızlıktan yana gerçek aydın ve yazarlar, gazeteciler, bilim adamları, rektörler, sivil ve
asker Atatürkçü insanlar, suçlarının ne olduğunu bile bilmeden yıllardır hapislerde yatmakta,
sağlıklarını yitirmekte, hatta ölmektedir. Yeni anayasa yapılması gerekçesiyle ülkeyi tam bir
diktatörlüğe götürecek düzenlemeler, anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesi, devrim
yasalarını koruyan maddenin kaldırılması vb. istekler gündeme getirilmektedir.
Diğer yandan laik, demokratik cumhuriyeti savunmak, ulusalcı olduğunu
söylemek adeta suç sayılmakta, baskılar giderek arttırılmaktadır. Başta Anayasa
Mahkemesi ve HSYK olmak üzere yargı denetim altına alınarak bağımsızlıkları
zedelenmektedir. İnsanların yaşam tarzlarına müdahale edilmekte, neyi yapıp neyi
yapmayacakları, neyi yazıp neyi yazmayacakları, neyi içip neyi içmeyecekleri, kaç çocuk
doğuracakları ve nasıl doğuracakları gibi kişi hak ve özgürlüklerine yapılan bu gibi müdahaleler
artık insanlarda tepkiye neden olmaktadır. Halkımız doğanın yok edilmesini, yeşil alanların talan
edilmesini istememektedir. İnsanların anayasadan ve kişi hak ve özgürlüklerinden,
demokrasiden gelen en temel hak ve özgürlükleri engellenmektedir. Son günlerde Gezi
Parkı direnişi adıyla gelişen olayların altında yatan asıl nedenler bunlardır. Toplumun, siyasi
iktidarı ve muhalefetiyle, tüm kesimlerinin bunu çok iyi algılaması ve verilmek istenen mesajı çok
iyi anlaması gerekmektedir. Bu istekleri şiddetle, polis copuyla bastırmak mümkün değildir.
Emperyalist ve gerici güçlerin ülkemiz üzerindeki oyunlarını ve bundan sonra
yapacağı her türlü saldırılarını, halkımızın bugün de, geçmişte olduğu gibi,
aynı kararlılık ve bilinçle geri püskürteceğine inancımız tamdır .
Bu inançla Sivas’ta katledilen otuz beş aydınımızı rahmetle anıyor, katliamı
planlayan gerçek güçlerin, zaman aşımına uğramadan, bir an önce ortaya çıkartılmasını, gereken
cezaların verilmesini ve toplum ve ülke bütünlüğüne, barış ve huzura zarar veren bu tür acıların
bir daha yaşanmamasını diliyor, tüm halkımıza saygılar sunuyoruz.
Mustafa Kemal ERKEN
Şube Başkanı
ADD Fatsa Şubesi Yönetim Kurulu Adına