23 Temmuz 2024

“HİÇ KİMSEYE ZARAR GELMEYECEK”

  • PDF

Altıntepe Madencilikten İddialı Söz: “Altın madenciliğinde siyanür kazası sonucu hayatını kaybeden ve kanser olan insan yoktur!”

 Fatsa’ya bağlı Aşağı Bahçeler ile Yukarı Bahçeler ve Tepeköy üçgeninde kalan altın rezervini gün yüzüne çıkarmak için Haziran 2014’ten buyana hummalı bir çalışma yürüten Altıntepe Madencilik, medya bilgilendirme toplantısı yaptı. Fatsa ve Altınordu yayın hayatını sürdüren yazılı ve görsel medyalar ile bazı haber ajanslarının katıldığı bilgilendirme toplantısında şirket adına da Genel Müdürü Hakkı Boz, İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkiler Müdürü Gülsün Atagün, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Meltem Aruer, Proses Şefi Alper Aruer hazır bulundu. Projelendirilmiş rezervin 4.5 milyon ton olduğuna vurgu yapan Altıntepe Madencilik Genel Müdürü Boz, yıllık olarak 950 kilogram altın, 700 kilogram da gümüş üretmeyi planladıklarını ifade ederek, projelendirilmiş rezerv ömrünü 5 yıl, tahmini maden ömrünün ise 10 yıl olduğunu söyledi. Her türlü aşamada işinde uzman uluslararası firmalar ile koordineli çalışarak alanın tasarlandığını ve deneyimli, uzman personelle çalıştıklarını belirten Boz, tüm inşaat işlerinin ise Türk firmaları tarafından yapıldığına dikkat çekti. Altının üretimi hakkında da bilgi veren Genel Müdür Boz, açık ocak sahasından alınacak rezerv toprağın kırıcılardan geçirildikten sonra altışar metre yüksekliğinde kademeli olarak liç havuzuna istif edileceğini ve istiflenen toprağın üzerine fıskiye sistemiyle siyanürlü su verileceğini ifade ederek siyanüre tutunan altının ise yüklü liç havuzunda toplanacağını ve buradan da karbon ünitesinde taşınarak “Dora Altın” olarak tabir edilen ve içeriğinde altından başka değerli madenlerinde bulunduğu karışımın elde edileceğini söyledi. Üretim aşamasında kullanılacak siyanürle ilgili olarak parantez açan Boz, kendi tesislerindeki altın üretiminde kullanılacak siyanürün sanıldığının aksine doğa için tehlike arz etmeyeceğini vurgulayarak “Her şirket gibi bizler de üretimin ekonomik olmasından yanayız. Siyanür değerli bir malzeme ve az kullanmamız da bizim menfaatimize. Kaldı ki burada kapalı devre bir üretim söz konusu. Siyanür, tamamen etkisiz yani topraktaki altını taşıyamayacak duruma gelene kadar sürekli ayrıştırılacak ve su ile karıştırılarak tekrar tekrar kullanılacak” dedi. 200 Kişi İstihdam Edilecek Projenin bölgeye sağlayacağı katkıları hususunda söz alan İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkiler Müdürü Gülsün Atagün, 150’si doğrudan olmak üzere 200 kişiye iş imkânı sağlanacağını ve belirterek, iş gücünün tamamına yakın bölümünün Fatsa ve civarından karşılanacağını söyledi. Altın madeni ile bölgenin yeni bir sektörle tanışacağını ve istihdam edilen personelin işin sonunda deneyimli bir hale geleceğini hatırlatan Atagün, bununda bölgenin geleceğinde alternatif iş kolu olarak olumlu etkileri olacağını sözlerine ekledi. Şirketin yerel satın alma politikası hakkında da bilgiler veren Atagün; yemek, güvenlik, taşıma, ekipman kiralama ve temini gibi ihtiyaçların öncelikli olarak madenin bulunduğu köyden, ardında ise civar köyler, ilçe, il ve Türkiye şeklinde teşekkül edeceğine vurgu yaparak, şirket olarak sosyal sorumluk projelerine verdikleri desteklere de dikkat çekti. Proje sahasını etki alanında bulunan mahallerdeki başarılı üniversite öğrencilerine burs esteği sağladıklarını söyleyen Altın Tepe Madencilik İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkiler Müdürü Gülsüm Atagün, Sağlık ve eğitim projelerinin yanı sıra alternatif geçim kaynaklarının araştırılması hususunda da destek olduklarını belirterek, ev hanımları ile çocuklara yönelik eğitim programları düzenleyeceklerini de sözlerine ekledi. “Siyanür Kullanımı %1” Siyanürün doğada en çok bulunan karbon ve azot elementlerinden oluştuğunu belirten Altıntepe Madencilik İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Meltem Arver, gezegenimizde canlı hayatının başlangıcından buyana doğal olarak bulunduğunu ve yaklaşık iki binden fazla doğal kaynağa sahip olduğuna dikkat çekerek; pek çok böcek türünde, çok çeşitli sebze ve meyveler ile kabuklu yemişlerde bulunduğunu ifade etti ve kiraz, badem, kayısı, şeftali, erik, fasulye, patates, turp, lahana, şalgam, brokoli ve mısırın siyanürlü bileşikleri doğal olarak ürettiklerini söyledi. İnsanlar tarafından ise iki türlü siyanür üretildiğine dikkat çeken Meltem Arver, bunların Sodyum Siyanür ile Potasyum Siyanür olduğunu belirterek “Altın madenciliğinde katı haldeki Sodyum Siyanür, su, kireç ya da kostik ile çözündürülerek kullanılmaktadır” dedi. Siyanür içeren maddeler hakkında da bilgiler veren İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Arver, sigara dumanında 0.5 mg/sigara, gıda maddelerinde 1 mg/kg, içeceklerde 1 mg/kg, sert çekirdekli meyve konservelerinde 5 mg/kg, alkollü içeceklerde 1 mg/L, Tuzda 20 mg/kg, Nugat ve Badem ezmesi gibi ürünlerde 50 mg/kg, Türkiye Meyva Suları Çekirdekli İşleme ürünlerinde 1.03-15.84 mg/kg, işlenmiş acı badem de ise 2970 mg/kg siyanür bulunduğunu belirterek, madencilikte siyanürün katı ve sıvı halde kullanıldığını ve kanserojen olmadığını vurguladı. Altın madenciliğinde kullanılan siyanürün doğada ve insan vücudunda birikmeyeceğine dikkat çeken Arver, güneş ışığı, bitkiler ve bazı bakteriler tarafından veya biyolojik süreçlerle bozularak zararsız kimyasallara dönüştüğüne vurgu yaptı. Madencilik dışında siyanürün kullanıldığı diğer alanlarla ile ilgili açıklamalarda bulunan Arver, naylondan plastik ve kauçuk imalinden tekstile, metal işlemeden çelik sertleştirme ve galvanizlemeye, kuyumculuktan mücevher işlemeye, boya sanayiinden tarım ilaçları üretimine, optik parlatıcılardan fotoğrafçılık ve tıp sektörüne kadar sayısız kullanım yeri bulunduğuma dikkat çekerek, Türkiye’de sanayinin değişik kollarında her yıl yaklaşık olarak 300 Bin Tondan fazla siyanür birleşiklerinin kullanıldığını hatırlatarak “Altın üretiminde sadece yüzde bir kullanılmaktadır” dedi. “Dışarıya Deşarj, kesinlikle Yoktur” Üretim aşamasında alınan tedbirler huşundaki açıklamayı ise şirketin Proses Şefi Alper Arver yaptı. Dünyada gelişmiş son teknolojinin kullanıldığı Türkiye’deki dördüncü altın üretim tesisini inşa ettiklerini söyleyen Proses Şefi Alper Arver, kapalı sistem dolayısıyla dışarıya deşarjın kesinlikle olmadığını belirterek, siyanür kullanılan alanları 50 cm kalınlığında sızdırmazlık özelliğine sahip kil malzeme ile sıkıştırılarak hazırlandığını, bunu üzerinin de membran kaplanarak tamamen geçirimsiz bir taban elde oluşturduklarını ifade etti. Çevresel tedbirler hakkında da konuşan Alper Arver, aylık su numunelerinin analiz ile aylık toz ve gürültü ölçümlerinin yapıldığını, yağmur suyu drenaj kanalları kontrol edildiğini ve ağaçlandırma çalışmalarının yapılacağını belirterek, toz önleme sistemlerinin yanı sıra evsel, kimyasal ve her türlü atığın da bertaraf edileceğini sözlerine ekledi. Açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan şirket yetkilileri, siyanür özelinde gelişen ve doğanın tekrar kullanılamaz hale geleceği iddialarını içeren protestoların, bilgi eksikliğinden kaynakladığını ifade ederek, maden ocağının çevresinde gerçekleştirdikleri toplantılar neticesinde halkın bilgilendirildiğini belirterek, her zaman iyi komşuluk ilişkisi kurmaya gayret ettiklerini ve bundan sonra da bu zihniyette hareket edeceklerini sözlerine eklediler. Türkiye 19. Sırada Türkiye’nin altın üretiminde yıllık 33.5 tonla dünya sıralamasında çok gerilerde olduğunu ifade eden Altıntepe Madencilik Genel Müdürü Hakkı Boz, 2013 yılı verilerine göre 420 tonla Çin’in birinci sırada, 255 tonla Avusturalya’nın ikinci, 227 bin tonla ABD’nin üçüncü sırada yer aldığını belirterek, Türkiye’nin yıllık altın ithalatının ise 220 ton olduğunu söyledi. İthalata Giden Para; 8.5 Milyar Dolar Genel Müdür Boz’un, altını ziynet eşyası ve yatırım aracı olarak gören Türk insanının taleplerini karşılamak üzere yapılan ithalat neticesinde her yıl 8.5 Milyar Doların yurt dışına döviz olarak çıktığını ifade etmesi, deyim yerindeyse “Mim” noktasını oluşturuyor. Devletin altın ocağı için şirketten her yıl 750 Bin TL kira geliri elde etmesi bir yana, kiralan alan kadar yerin her yıl ağaçlandırılması ve üretim sonrasında arazinin azot yönünden zenginleştirilmiş bir toprakla yeniden ağaçlandırılmış bir şekilde devlete iade edilecek olmasına karşın, meselenin doğa katliamı şeklinde özetlenemeyeceğinin bir göstergesi. Türkiye’nin değişik bölgelerinde gerçekleşen protestolarda belirlenen dış mihrakların maddi ve manevi desteğinin altında yatan asıl gerçekliğin, Türkiye’nin altın ithalatını azaltarak küresel güçlerin elinden kazançlarını almaya çalışması. En azından Fatsa’da her yıl çıkartılacak olan yaklaşık 1 Ton altın ile 750 kg gümüş bile piyasanın rantını göstermesi bakımından son derece önemli.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde