23 Temmuz 2024

ALIN ATINIZI……

  • PDF

Yetmedi gücümüz aşamadık yine bürokratik cumhuriyeti. Ya biz yanlış düşünmüşüz. Ya da zamanı gelmedi.

             Fatsa lisemizin kapısına çaktılar uygun gördüklerini.

             Başbakanın vekillerinin atandıkları yöreye birazcık saygı duyacaklarını sandık.

             Yazık biz onları yöremizin temsilcisi Milletin vekili sanmıştık.

             Onların da; 1986 yılında kilisenin yıkılmasını sonradan öğrenen, Özal’ın Fatsa’ya atadığı, adına milletvekili denen Ankara memurlarından farkı yokmuş.

             Galiba biraz daha sabredeceğiz.

             Kendi vekillerimizi kendimiz, kendi içimizden seçene kadar, Atalarımızın yaşadığı, okuduğu, gezdiği ve çocuklarımızın da yaşayacağı yerlerin adlarını biz veremeyeceğiz.

              Dün bizim, yarında çocuklarımızın olan okullarımızın adlarını; Fatsa’ya 3–5 yıllığına göreve gelmiş bürokratlarla, genel başkanlarınca atanan adına milletvekili denen Ankara memurları koyacaklar.

            Bize yıkılacak bir tarihi eser bırakmadıkları için beklememizin bir zararı yok.

           Çok çok yeni bir okul yapıldığında meşreplerine uygun şair, sanatçı vs. adını verirler. Arada bir sus payı olarak karşıtlarının meşrebine uygun birinin adını verirler.

             Al gülüm ver gülüm. Yeter ki sus gülüm.

             Tabi hiçbirinin bizimle, Fatsa’yla veya yerelliğimizle bir alakası olmayacaktır.

            Sivil toplum başkanlarımızda, üyeleri de makamlarında, dost dükkânlarında, kahve köşelerinde geyik muhabbeti yapacaklar, alınlarına çakılmış bu plastik isimleri görmezden gelip üç maymunu oynamaya devam edeceklerdir.

           Kimileri Kıbrıs’a, Kimileri Varna’ya kapağı atacak. Kimileri Ankara memurlarını kendi koltuklarına oturtup gazetelere mutluluk pozları verecek, Kimileri tiyatro getirecek, kimileri açılış kurdeleleri kesmeye devam edeceklerdir.

            Siyasi partilerimizin ilçe başkanları ve üyeleri ise; ülkemizin en yakıcı sorunlarına en felsefi cevapları verecekler. Bizi bölünmekten, ekonomiyi batmaktan, Cumhuriyeti yıkılmaktan, dini kaybolmaktan kurtaracaklar.

             Ama evlerinin önündeki pisliği görmemeye, tembel kadınlar gibi halının altına süpürmeye, Yazılanları Okumadım Söylenenleri Duymadım Tabelaları daha önceden görmedim demeye,  “Evet, efendim”,” siz her şeyi daha iyi bilirsiniz efendim” “sizinde buyurduğunuz gibi efendim ””Allah sizi başımızdan eksik etmesin efendim” gibi klişe repliklerini tekrarlayıp çeketlerini iliklemeye devam edecekler.

               Güzide basınımız ise ne şiş yansın ne kebap dengesini koruyacak, ne bununla ilgili halka bir soru yöneltecek ne haber yapmaya devam edecek, ne gündemde tutacak, ne de kampanya açacaktır.

                Hatta basının en önemli işlevlerinden biri olan Fikri takip mekanizmasını dahi hatırlamayacaklardır.

                İş yine bizim gibi amatörlere yani zurnanın son deliklerine kalacak.

                Bizde bir iki yazıdan sonra havlu atıp Al atınızı yemişim tımarınızı diyecek, biraz kızgın biraz haddini aşmanın utancıyla eve dam altlarından gideceğiz.

                Ama haddimizi aşmaya da devam edeceğiz.

 

Not : Bu yazı 2010 yılının Ağustos ayında Yeni Haber Gazetesinde yayınlanmıştır.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde