24 Temmuz 2024

“PARTİLİ SEÇMENİMİZ DEVLET VE MİLLET YÖNETİMİNDE ARTIK SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR”

  • PDF

Emre Eser ile Haftanın Konuğu Milliyetçi Hareket Partisi Fatsa İlçe Başkanı Av. Hayati YILMAZ oldu. Av. Hayati YILMAZ, sorularımıza istinaden Ülkemizdeki ve özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki terör olaylarını değerlendirdi.

           

Emreciğim sorularınıza geçmeden önce, öncelikle bu hafta, haftanın konuğu olarak bana yer ayırdığınız için şahsınıza ve gazetenize çok teşekkür ediyorum.

Kamuoyunun da yakından takip ettiği gibi ülkemizin genelinde ve özelikle Diyarbakır, Cizre ve Silopi’de hak verilmez alınır gibi ucuz slogan sözlerle, PKK terör örgütü sözde Kürt Halkı adına ama aslında Devletimizi ve Milletimizi bölmek isteyen Batılı devletler ile Rusya, İsrail ve İran gibi devletlerin piyonluğunu yaparak dışarıda onların lojistik desteğini içeride HDP’nin psikolojik desteğini alarak Devletimizi ve Milletimizi bölmek amacıyla barış süreci esnasında her türlü hazırlıklarını yapmış olmanın verdiği rahatlıkla Devletimize karşı adeta savaş açmışlardır.

Burada hepsinin hatta Hükümetin ve AKP ile bir kısım sözde aydınların yanıldığı ve bizlerin de Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllarca ifade etmeye çalıştığımız konu PKK’nın ve O’nun uzantısı olan HDP’nin Kürt Halkının temsilcisi olmadığı ve olamayacağı gerçeğidir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır çözüm sürecinin tipik bir bölünme süreci olduğunu biz ifade etmeye çalışırken bizlere çözüm sürecini analar ağlamasın diye savunup kamuoyunda bizleri çözüm sürecine karşı faşist bir parti gösterip itibarsızlaştırmaya çalışanlar bugün Güneydoğu Anadolu Bölgesinden her gün 3-5 tane şahit haberi gelince ne düşündüklerini veya en azından bir vicdan azabı çekip çekmediklerini merak etmiyor değilim.

PKK ve siyasi uzantısı olan HDP’nin, çözüm süreci altında Kürt Halkını bahane edip Batılı ve bu bölgedeki emperyalist devletlerin piyonluğunu yaparak Devletimizi ve Milletimizi bölmek isteyen azgın bir terör örgütü olduğunu, amaçlarının Kürt Halkına tanınmadığını iddia ettikleri hak ve özgürlükleri onlar adına talep ediyormuş gibi gözüküp Kürt Halkından ve sözde aydınlar ile Hükümeti kuran AKP’den destek alarak, sözde Kürt Halkının hak ve özgürlüklerini tam olarak alamadıklarını,  Kürt Halkının kendi dilini, örf ve adetlerini yaşayamadığı bahanesi ile Devletimizi ve Milletimizi bölüp Batılı emperyalist devletlerin 1. Dünya Savaşında yapamadıklarını ikna yoluyla bizlere yaptırıp önce federatif bir yapıya geçip akabinde de bölgesel bağımsız bir devlet kurup ülkemizi bizlere kendi ellerimizle böldürmeye çalıştıklarını yıllarca dilimiz döndüğü kadar ifade etmeye çalıştık. Hatta kamuoyunda bazı haksız ağır eleştirilere dahi muhatap olduk.

Sizlerin de takdir ettiği gibi PKK ve HDP bunu da başarmak üzere iken adeta Allah’ın adaleti tecelli edercesine 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde bizlerin henüz tam olarak anlayamadığı şekilde hesaplar tutmadı ve bizlerin yıllardır ifade edip de kamuoyunda eleştirdiğimiz bölünme korkusunu HDP ve PKK ısrarla özyönetim ilan ederek Allah göstermesin adeta bir iç savaş çıkarıp ve isyan çıkarmak istediler. Aylardır da PKK ve HDP, Devletimize saldırarak bazı ilçelere ve illere çözüm sürecinde  yaptıkları yığınak ve hazırlılarla saldırıp bir iç isyan çıkarmaya çalıştılar.

Sandılar ki içerde HDP ve diğer siyasi partiler ile sözde aydınlar, dışarıda ise Batılı emperyalist Devletler ile Birleşmiş Milletler, İnsan hakları gibi insan kulağına hoş gelen hak ve özgürlük bahanesiyle, Türk Devletine müdahale ederler sandılar. Burayı adeta Libya ve Irak’a benzetmeye çalıştılar ancak bilmediler ki Suriye de yapılan onca katliam ve zulme göz yuman sözde insan hakları savunucuları, devletine savaş açmış ve devletini bölmeyi amaç edinmiş azgın bir terör örgütüne yardım etmek hiçbir devletin veya uluslararası örgütün yetkisi ve hakkı olamayacağını düşünemediler.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bizleri AKP, CHP ile diğer siyasi partilerden ayıran en önemli fark, Devletimizin ve Milletimizin birlik ve beraberliği ile huzur ve barışı söz konusu olduğu zaman, bizler Parti menfaatimiz ile şahsi menfaatlerimizi bir kenara bırakıp, bırakın Hükümeti eleştirmeyi Devletimizin ve Milletimizin birer özel güvenlik gücü olmayı ilke ve ülkü edinmiş bir siyasi aksiyonuz. Bizleri diğer siyasi partilerden ayıran en önemli fark budur. Milliyetçi Muhafazakâr olmanın anlamı da esasında bence budur.

 

Ayrıca kamuoyunda yeterince konuşulmayan ancak beni, Milletim ve Devletim adına aşırı derece de mutlu eden sıcak bir gelişme ise, Kürt Halkı da, PKK ve HDP’nin amaçlarının kendi haklarını aramak değil aksine başka güç merkezlerine piyonluk yapan elleri kanlı birer terör örgütü ve uzantısı olduğunu anlamış olmalarıdır.  HDP’nin herkes oldukları yerden Diyarbakır’ın Sur İlçesine doğru yürüsün diye çağrı yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ve diğerlerinin çağrısına uymayarak Devletin ve Milletin birlik ve beraberliğinden yana tavır alıp HDP ve PKK.ya prim vermeyip birlik ve beraberlikten yana tavır almaları çok takdir ve saygıya layık tarihi bir davranıştır. Bundan dolayı da Kürt Kardeşlerimize bu tarihi tutum ve davranışlardan dolayı minnet ve şükranlarımı arz etmek istiyorum.

Bu konu hakkında kitap yazılır ama çok kısa bir özetleme yaparak konuyu değerlendirmek istedim.

 

Emre ESER: Hukukçu kimliğinize nazaran sormak istiyorum. Yeni anayasa çalışmaları hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

 

Kamuoyunda ve siyasi partilerin tamamında yeni bir anayasa yapmak ve sivil bir anayasadan bahsetmekteler. Burada kulağa hoş gelen sivil anayasa kelimesi ancak anayasa hukuku açısından sıfırdan baştan sona yeni bir anayasa yapmak mümkün değil ancak mümkün olduğunu kabul edip yeni bir anayasa yapılması halinde bütün toplumun üzerinde anlaşabileceği bir anayasa yapmak anayasanın özü gereğidir.

Burada bütün toplumun anayasanın değiştirilemez maddeleri olan devletin ve milletin tekliği yani üniter yapısı ile devletin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu, başkentinin Ankara olduğu, bayrağının ay yıldızlı al bayrak olduğu laik, demokratik sosyal bir devlet olduğu ilkelerinin ısrarla ve toplumun bütün kesimince kabul edilmesi ve üzerinde tartışılmaması dahi gerektiği görüşündeyim.

Burada sizler vasıtasıyla kamuoyuyla bir kaygımı ve düşüncemi paylaşmak isterim.

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan seçim öncesi ısrarla tek millet, tek devlet, tek bayrak vurgusu yapmışlar ve bu vurguya da lazım olduğu zamanlarda tekrarlamaktadırlar.

Burada beni endişelendiren ve kaygılandıran, tek milletin ve tek devletin adının ne olduğudur? Bu, bir kısım hainlerin ve sözde aydınların dediği gibi tek devlet ve tek millet Türkiyelilik ve Türkiye Halkları mı?

Burada Milliyetçi Hareket Partisini ve beni endişelendiren, bu tek milletin ve tek devletin anayasada adının Türk olarak belirlenip belirlenmeyeceğidir. Bu husus benim ve partimin yani Milliyetçi Hareket Partisinin olmazsa olmazlarıdır. Bunun kamuoyunca bu şekil de bilinmesini isterim. Bu Devletin ve Milletin adı bu topraklarda 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden beri yaklaşık 1000 yıldır Türk’tü. Türk olarak kalmak zorundadır. Bu asla ama asla ırkçılık değil, bu millet olmanın bir bilinci ve gereğidir.

Kamuoyunun şu hususları paylaşıp değerlendirmelerini istiyorum. Birilerine şirin gözükmek ve entelektüel denilmesi için aslımızı ve adımızı değiştiremeyiz. Bunu düşünmek dahi abesle iştigaldir. Bugün bizden bunu bekleyen devletler mesela Fransa, Almanya, Amerika, Rusya, İngiltere, İran veya diğer devletlerin tamamında tek ırk yok ama baskın bir ırk olduğu da bir vakıadır. Mesela Amerika Birleşik Devletlerindeki yerli halk kızıldereliler nerede dileri ve adları nerede? Rusya da çok ciddi Türk nüfusu yaşar ama Rusya’nın adı ve dili asla değişmez teklif dahi edilemez. Mesela Çin de Doğu Türkistan diye tarihteki Uygur Devletinin torunları yaşar yaklaşık 70-80 milyon bir nüfustur ama kimse Çin’in adı ile dilini tartışmaz hatta tartışamaz. Yine İngiltere’nin neredeyse 1/3 i yabancıdır. Mesela Hintlidir. Zencidir ama kimse İngiltere’nin adını, dilini tartışamaz o zaman bize gelince kim nereden hangi yetkiyle adımızı, dilimizi değiştirme yetki ve hakkını kendisinde görüyor.

Türk ismi ve adı içimizde veya dışımızda birilerini rahatsız edip keyfini kaçırsa da bu topraklarda Türk kelimesi üst kimliktir ve öyle de kalacaktır.

Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez ve yetmemeli burada beni endişelendiren asıl sorun Çözüm sürecinde olduğu gibi çözüm sürecinde yaşanan fiyasko ve bölünme sürecine gitme olayının bir benzerini bu isim ve kimlik arayışından dolayı da yaşar mıyız. Bunu düşünüyorum.

 

Yine önemli kaygı verici bir sorun da yeni anayasa çalışmalarında rejim sorunudur. Parlamenter rejim yerine başkanlık rejimi konusu vardır ki bu başlı başına bir röportaj konusudur.

 

Başkanlık rejimi de şimdilik Türk Devleti için gereksiz bir rejimdir. Çünkü biz de az önce ifade etmeye çalıştığım tek millet tek devlet kavramı henüz yerleşmemiş ki bu kez federal devlet ve federe devlet yani birden çok devlet gündeme gelecektir. Bu dahi bu ülke için çok endişe verici bir durumdur.

 

Emre ESER: Sayın Yılmaz Partinizdeki Genel Başkanlık talepleri ve Partinizin içinde bulunduğu durum hakkındaki düşüncelerinizi kısaca özetler misiniz?

 

Sayın Eser, özetle partimizin iç durumu şudur; Milliyetçi Hareket Partisine gönül vermiş olan veya siyasi görüş olarak milliyetçi muhafazakâr görüşe mensup olan seçmenlerimiz, memuruna, işçisine, esnafına, çiftçisine, müteahhitlerine ve serbest çalışan aydınlarına artık TBMM Meclisinde olmak yeterli gelmiyor. İktidar olup hükümeti kurup Devletimizi ve Milletimizi yönetmek istiyor. Devlet ve Millet yönetiminde söz sahibi olmak istiyorlar. Zira bu seçmen kitlemiz sürekli bulundukları yerde iktidarlar tarafından yani hükümet ve temsilcileri tarafından 2. sınıf vatandaş gibi horlanıp dışlanmışlardır. Bunun verdiği bir yorgunluk ve bıkkınlık var. Bunun için değişimi şart görüyorlar.

Bunun için sadece bir isim değişikliği değil aynı zamanda bütün ülkeyi kucaklayan somutlukta söylem ve icraat değişikliği de istendiği kanaatindeyim. İnşallah Partimiz ve Milletimiz için hayırlısı ne ise o olur. 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde