30 Nisan 2024

BİREYSEL SORUMLULUK

  • PDF
     Demokrasi, siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimidir. Yöneticilerin bunu hayata geçirip geçirmediği ve doğru uygulayıp uygulanmadığıda tartışılabilecek bir konudur. Kaldıki tartışılmaz olsaydı biz de gelişmiş batı ülkeleri içinde yerimizi alırdık. 
     Öyleyse “bana dokunmayan yılan bin yaşasın, yahu bırak bu işleri, sana mı kaldı memleketi kurtarmak” gibi söylemlerden uzak durmamız gerekir. Bir insana yapılan haksızlığı herkese yapılmış gibi düşünmenin demokrasinin, diğer canlıların yaşam haklarına saygı duymak da insanlığın erdemlerinden olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın belgesini nüfus kağıtlarımızın ötesinde vicdanımızda bir sorumluluk, kalplerimizde ise sevgi belgesi olarak görmeli ve ona göre toplumsal yaşamda görev üstlenmeliyiz.
     Hakkımızı ararken susmak yerine çağlayanlar gibi gürlemeli, suyun akışı gibi devamlılığı sağlamalıyız.
Yoksulluğu ve haksızlığı kader olarak görmenin ötesinde, yolsuzlukların da yoksulluğa neden olduğu gerçeğinden hareketle sebeplerini araştırmalı ve sorgulamalıyız. İstikrar, istikrar diye tekrar ederek sürekli algı yaratanların istikrarsızlığın kendileri olduğunu unutmayınız.
     Demokrasi ve hukuk mücadelesini etnik köken, din, mezhep, siyasi parti ayrımı vb. yapmadan bütün bireyler için isteyerek ve her birey kendi sorumluluk alanı içersinde üzerine düşeni yapmalı ve içinde yaşadığı demokratik rejimin yaşamasından sorumlu olmalıdır.
      Ülkemizde ise demokrasinin olmazsa olmazları olan, hak, hukuk, sivil toplum örgütleri, insan hakları, fırsat eşitliği ve katılımcılık... gibi kavramların gittikçe erozyona uğramış olmaları endişeleri arttırmaktadır. Son zamanlarda parlementoda bile oluşan olumsuzluklar konuyu pekiştirmek açısından örnek teşkil etmektedir. Ortaya çıkan durum da rejimi örseleyip yüz kırk yıl öncesine taşımaktadır. 
      Gazi M.Kemal Atatürk “Yöneticiler, iktidara saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir. Ulusa karşı olan görevlerini kötüye kullandıkları takdirde, şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi haklarında vereceği kararla karşılarlar. Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını bilmelidirler.” İfadesiyle yasama, yürütme ve yargının bağımsızlığını da vurgulamıştır.
     Yurttaşların da demokrasiye sahip çıkması gibi bir sorumluluğu vardır. Onun için bireylerin sorumluluğu önemli bir dönemeci geçmek yönünden bir kat daha artmaktadır. 
      Demokrasinin can damarı halktır, ancak ona bakabildiği süreç kadar yaşatır. Görev halkta...
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde