Halkımız, on beş yıl önce yola çıkanların peşine yol almak için takıldı. Takılanların bir kısmı çıkar yolu buldukları için o yoldan ayırılmıyorlar ve kendileri yol alırken ülkenin yoldan çıkmasını umursamıyorlar. Yolsuzlukların yol olduğu yerde vatandaşa verilenler yol harçlığı, borçlar da otoyol oldu. Bütün bunlara rağmen “Biz o yolları yapmasaydık yürüyemezlerdi” diyerek adalet için yola dizilenlere de laf ederek öyle bir yol tutturuyorlar ki; 

      -Adalet, hak ve hukuk arıyorsan terörist veya işbirlikçisin!

      - Farklı düşünüyorsan yine öylesin! Yada yıllardır ortaklık yapıp büyüttükleri, ayrılık zamanı ise “Ne istedilerde vermedik” diye suçladıklarındansın!

     Kolay yolu buldular, muhalifleri dize getirerek işleri böyle hale yola koyacaklarını düşünüyorlar. İşin ilginci de FETÖ soruşturma komisyonun başkanı Petek, raporlar yazıldıktan sonra ana muhalefet partisi genel başkanını FETÖ’yle ilişkilendirecek ilave yollar yapıyor. İnsan kendi suçunu örtmek için iftira atar mı? İnsanlara iftira atarak ve kara çalarak yeni bir yol bulduklarını sanıyorlar. 

     İsmail Kahraman, kendini bilinçli olarak TBMM’de başkan değilde AKP’nin militanı gibi görüyor. AKP’ye muhalefet eden Meral hanımın soyadını başka şekilde anarak tarafsızlık yolunu tamamen kaybettiğini ortaya koyuyor. Yüksek makamları işgal edenler, muhalefet edenlere alaycı tavırlar sergileyerek saygınlık kazanır mı? Meral hanımdan fırçayı yeyince de yine yoldan çıkıyor! İnsanlar olgunluğunun ve oturdukları makamın ağırlığını bilseler sorun yok ama zaten bütün sorun da bilmeyen de değil mi?

     Bunlara yolunu bulanların dışında ne inanan ne de güvenen kaldı. Artık ilk sandıkta yolun açık olsun demenin zamanı geliyor. Yoksa bu ülke yolda kalmaya devam edecektir. Hoşgörülü ve gerçekten hak ve hukuktan yana olan vatansever yöneticilere ihtiyacımız var. Ancak öyle normalleşebiliriz. 

     Rahmetli Süleyman DEMİREL, “Kudretli iktidar eline sopa alan ve her önüne gelenin başına vuran iktidar değil, vatandaşın hak ve hukukunu gözeten iktidardır. Memleketin huzura, sükuna ihtiyacı vardır. Memleketimiz hareketlenmiştir. Bu sebepten bazı rahatsızlıklar olacaktır. Gösteriler yapılıyor diye asabımız hiçbir zaman bozulmamalıdır. Sokaklar eskimez, takati olan yürür.” diyerek höşgörünün örneğini sergiliyordu. 

     Yönetenler, bizim yaptığımız yollarda yürüyorsunuz derken bile toplumu siz-biz diye kutuplaştırıyorlar. Yol yaptık diyorlar ama yolsuzlukları, cumhuriyetin bütün kazanımlarını sattıklarını ve borcu zirveye çıkartıp, hak- hukuku da yolların altında silindirle ezdiklerini söylemiyorlar. 

     Fatsa’nın önceden parke taşıyla döşeli olan, sonradan sökülüp asfalta çevrilen ve yeniden kazılarak asfalt aşamasında olan yollarında yürüyebilecek miyiz? Kızınca yolları biz yaptık, siz yürümeyin mi yoksa müsrif ederek çok mu harcadık diyecekler. Yapılan hizmet güzeldir. Ancak yapılırken halk uzun süre rahatsız ve esnaf mağdur edilmemelidir. Bir buçuk yıldan beri şehir içinde yol yapımı sürer mi? Takdiri halkındır.