Türkiye’nin ve  Cumhuriyetin kurucusu Ata’m, sen gideli 79 yıl oldu. Çoğu cephelerde geçen kısa yaşantında ülkemize ve mazlum ülkelere örnek olup, onların da önderi oldun. Hindistan bağımsızlık hareketi'nin lideri Mahatma Gandhi’nin “Mustafa Kemal, İngilizleri yeninceye kadar tanrıyı da İngiliz zannediyordum...” sözleri, senin dünyadaki saygınlığının sadece bir örneğidir. Sahtelerini gördükten sonra, Dünya liderinin asıl sen olduğunu henüz öğrendik Paşam.  

     Avrupa, 19. Yüzyılda aydınlanma çağını tamamlarken, Osmanlı ise Anadoluya sıkıştırılmış topraklarını Sevr Antlaşmasıyla emperyalist ülkelerin işgal etmesinin önüne geçememişti. Avrupalı aydınlar ve yöneticiler ülkelerinin gelişmesine büyük katkı sunarken, Osmanlı yönetimi, çağı okuyamayarak ülke kalkınmasında dinamik rol oynayamadılar. Bu gelişimi ve süreci iyi analiz ettin ama yüzümüzü artık doğuya döndürdüler Paşam.

     20. Yüzyılın başlarında kalkınmanın önce bağımsızlık, sonra bilim ve fen ile olacağını, vizyoner liderliğinle yoksul halka vatanın ve bağımsızlığın ne olduğunu öğrettin ama süngüyle kazandığın 18 adamızı ve milli ruhumuzu buharlaştırdılar Paşam.

     Ekonomik alanda deseteklenmeyen bağımsızlığın uzun ömürlü olamayacağını söylediğinden, Cumhuriyet kurulmadan 1920 yılında açtığın mecliste, bir yandan Kurtuluş Savaşı, bir yandan da  hızlı kalkınmanın planlarını yaparak ve  zor şartlar da bile ayağa kaldırdığın milli iradenin, tercihlerinin trafolarda kedilere teslim edildiğini duydun mu Paşam? 

     İleri demokrasi söylemiyle, seçilmiş başbakan ve belediye başkanları istifa ettirilerek milli iradenin yok sayıldığı ve OHAL’in yerleşik düzen almaya başladığı günümüzü, kurtuluş savaşı koşulları ile kıyaslayanları ve haksızlıkları görsen, zaten kahrından ölürdün Paşam!

     Yalova’da bir ağaç için gösterdiğin özenden sonra, “Ben çevrecinin daniskasıyım” diyenlerin iktidarında, Sürmene’de,  hem de Zemheri’de orman yakıldı ve yerine de bina yapılıyor Paşam.

Uzun savaşlardan çıkmış ülkede, ekonomik, sosyal, eğitim ve kültürel alanlarda ki devrimlerinle dünyanın takdirini toplamış ve genç Cumhuriyet ile ülkemize saygınlık kazandırmıştın. “Yurtta Barış, Dünyada Barış” söyleminle dünyanın saygı duyduğu konumdan, komşularıyla bile geçinemeyen ülke durumuna düştük. Neredeeen nereyeee...geldik be Paşam!

     Avrupa ülkelerinden bile daha önce verdiğin seçme ve seçilme hakkıyla, önem verdiğin kadınlarımızın bir kısmı, din baronlarının da etkisiyle Arap yaşantısı istemeye başladı Paşam.

     “Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.” Söylemin yıllardır kalkınmanın rehberi olurken, bilimden uzaklaşarak tarikatların devlet yönetimine hakim olduğu bu günleri görmediğin de iyi olmuş! Paşam.

     Siz, “Türk çocuğu ecdâdını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” Derken, biz Süleyman Şah’ın bile mezarına sahip çıkamadık Paşam. 

     Kurduğun fabrikalarda uçak yapımına başlanmıştı. Yerli otomobil yapımı henüz plan üzerindeyken, o günkü şartlarda uçak yapmanın ne olduğunu ve kurduğun tesislerin peşkeş çekilerek yok edildiğini, 

     "Özelleştirmede satıyorsun, satıyorsun bitmiyor. Bu kadar komünist bir ülkeymişiz.” Diyen naylon faturacı maliye bakanı ve anamıza söven işadamları gördük Paşam. 

     “Ülkemizde hırsızlar, kaçakçılar, rüşvetçiler, kasacılar, kutucular, havuzcular, vurguncular cirit atmaktadır. AKP ile iç içe olan ihale lobileri, rant lobileri, faiz lobileri milletin kaynaklarını hamutuyla götürmüştür.” Diyen Bahçeli’nin, AKP’ye payanda olduğunu duydun mu Paşam?

      Sizi, iki ayyaşın biri olarak aşağılayanlar bile oya ihtiyaç duyunca sana sığınmaya başladılar. Seni sahiplenmek adını anmak değil, ilkelerini sahiplenmektir. İlkelerini sahiplenmedikleri gibi, yine takiye yapıyorlar Paşam. 

Daha söylenecek çok ama yazmanın bedeli ağır, gözaltı bedava oldu Paşam. Bizi affet ve ışıklar içinde uyu büyük insan.