Eski hayırsever Reza Zarrab, ABD mahkemelerinde yaptıklarını itiraf ederek, verdiği rüşvetleri, yediği haltları anlatıyor. Keşke Reza’yı adilce yargılasaydık ve orada anlattıklarını bizim mahkemelerimizde anlatsaydı, bu sıkıntıları yaşamazdık.

      Zarrab, umrumda değil ama Amerikan mahkemelerinde ülkemin yargılanması hepimizin gururunu incitiyor, içini acıtıyor. Anlattıklarından, çokça rüşvet karşılığında bolca kazanç elde ettiği anlaşılan Zarrab, “Atı alan Üsküdar'ı geçti” diye bilinen atasözümüzü de Reza’yı alan okyanusu geçti, diyerek değiştirmiş gibi.  

       Ülkenin çıkarları için yapılan ticarete, delinen ambargoya kimsenin itirazı olmaz. ABD kendisi de geçen yıllarda İran’a olan ambargoyu deldi.  İtirazlar, verilen büyük rüşvetlere ve pahallı hediyeleredir. Alanlar da bizim bakanlarımız ve bürokratlarımızdır.                                                                                                                   

      2015 Ocak ayında AKP’li milletvekili ve aynı zamanda anayasa profesörü olan Burhan Kuzu, Yüce Divan oylamasına ilişkin olarak, "Bakanlar benim kankam, bir kısmı benim dünürüm, neden bu adamlara muhalefet olayım. Yav gönderemezsin tabii, niye göndereceksin. Bunlara uyarak niye göndereyim, deli miyim ne? Zaten gönderemezsin. Siyasi hayatın da biter" şeklinde konuşarak konuyu açıklamıştı. 

      İtiraflara ve belgelere göre çok kirlenmişiz. Zamanında, Bakanların ve bürokratların Reza ile rüşvet ilişkisini anlatanlara söylenmedik söz kalmadı. Şimdi de işbirlikçi deniliyor! Ancak, Amerika her konuda işbirlikçilerini önceden hazırladığı için herkesle işbirliği yapmaz ki! 

      Zarrab’ın entrikaları yetmiyormuş gibi karadan sonra bir de ada olayları başladı. Başbakanın, Malta Adasında yakınlarının kurdukları off shore şirketleri için araştırılsın demesine rağmen, araştırma önergesinin iktidar partisi vekillerinin oylarıyla reddedilmesi, ya samimiyetsizliği ya da AKP’li vekillerin başbakanı dinlemeyip başlarına buyruk oylama yaptığı tezlerini, kamuoyunun değerlendirmesine sunuyorum.

      CHP Genel Başkanının, Cumhurbaşkanın yakınlarının İrlanda Denizinde bulunanan ve kuyruksuz kedileriyle meşhur, küçücük Man adasındaki şirketlerle para transferi iddiası yolumuzu yine adalara düşürdü. Kimi para gitti, kimi para geldi diyor! 

      Güçlü olan haklıdır tezine uymadığımız için; Yalandan, dolandan, hırsızdan, arsızdan, eniştenin verdiği rüşvetleri alanlardan ve araştırma önergesine ret verenlerden özür mü dileyeceğiz...! 

      Efendim CHP, ülkenin dışarıdan sıkıştırıldığı bir dönemde niye böyle yapıyormuş? Yapmasa, ülke gündemini rahatsız eden konuları araştırıp kamuoyunu bilgilendirmese, belki Malta’yı sürgün adası olarak duymuşsunuzdur da, Man Adalarını öğrenebilir miydiniz? Ana muhalefet partisi, yanlışları, eksikleri, yolsuzlukları, haksızlıkları eleştirmeyecekte, “Adalardan bir yar gelir bizlere.......” şarkısını mı söyleyecek?

      Malta şövalyeleri ile Man Adalarının kuyruksuz kedileri oyun oyunuyor ama biz sürekli kaybediyoruz. Okyanus ötesinden çektiğimiz yetmedi, şimdi de adalar çıktı...

       Düzeltme: 29 Kasım 2017 tarihinde köşemde yazdığım “Müsrif Masraf Yönetimi” adlı yazımda, Spor kompleksinin onarımı için harcanılan rakam olan 8 Milyon TL yanlış bir yorumdan kaynaklanmıştır. Onarımın daha az fiyatlara yapıldığı konusunda kamuoyunu bilgilendirir ve özür dilerim.