2007-2015 Yıllarının Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın oğlu F. Samed Kılıç’ın, telefonunda Bylock kullandığı iddia edilerek FETÖ soruşturması kapsamında yakalama kararı çıkartılmış. Anayasa Mahkemesi Başkanlığına seçildiğinde, dünyanın iktisatçı tek yüksek mahkeme başkanı olduğu da  tartışılmıştı.

      Haşimoto, iyot eksikliği olan yörelerde yaşayanlarda daha sık görülen ve tiroid bezinin yeterli miktarda hormon sentez edememesi  hastalığıymış. Hakaru Hashimoto (Haşimoto) adlı Japon doktor tarafından tanımlandığı için de bu adı almış. Tıp işinden anlamam ama bazı belirtileri şunlarmış; 

     -Hasta, depresif bir ruh haline girermiş. Baba Kılıç, “Soruşturmanın gizliliği nedeniyle aileye verilmeyen bilginin basın organlarında ayrıntılı biçimde yer alması oldukça düşündürücü ve üzücüdür.” Söylemiyle savcıya sitem ederek, depresif halde olduğunu kanıtlamış!

     - Hafıza ve diğer düşünsel fonksiyonlar gerilermiş. “Oğlunun 12 yıldır yurt dışında çalıştığını ve FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını” söylemiş. Fetullah Gülen’de 19 yıldan beri ABD’de yaşamıyor mu? Hafıza gerileme fonksiyonları belirtileri de örtüşüyor!

     - Kalp hızı yavaşlayabilir ve özellikle küçük tansiyon da yükselme görülürmüş. Oğlum ile uğraşacaklarını bilseydim AKP’nin kapatılması davasında, mahkeme başkanı sıfatıyla red oyu vermezdim diye düşünürken o belirtileri de göstermiş olabilir.                                         

     Sn. Haşim Kılıç, geçmiş olsun! Siz Haşimoto hastalığına yakalanmışsınız!

AKP Eski Milletvekili Cuma İçten, “ Hakkım haram olsun” başlıklı bir yazı paylaşmış. Yazı uzundu, ben kırptım sizde özetini okuyun.  

     -  “Makamlarını ve araçlarını yakınlarına, özel işlerine kullanıp, eşini, dostunu, akrabasını kayırıp sonrada pişkin pişkin Allah kitap diyenlere,”

     - “Üstlerine doğruyu söylemeyip, aksine yalakalık yapıp, haksızlık karşısında susanlara, liyakata bakmayanlara, devletten maaş alıp devletine, milletine, vatanına ihanet edenlere, kendilerini makama oturtanlara kul köle olanlara, özel giderlerini makam gideri göstererek tıksırana, tiksirene kadar yiyip içenlere, devletin olanaklarını kendi siyasi işlerine yatıranlara,” 

     - “Bulunduğu siyasi partide; aday gösterilmeyince partiye zarar veren, sonra pişkin pişkin tekrar partiye dönüp sahnede boy gösterenlere ve siyasi partiler içerisinde bunlara pirim vererek önlerini açan parti yönetimlerine,”    

      “Hakkımı haram ediyorum” diyerek devam etmiş;

      - “Düne kadar FETÖ ile kol kala aşk yaşayanlara, 15 Temmuz’da aklımız başımıza geldi diyenlere, PKK ve diğer terör örgütlerine tek bir laf söylemeyenlere, devleti, partiyi, terör örgütlerini idare edenlere, bunları görmeyenlere, görüp de susanlara, teröristler ile işbirliği içinde olan ve olmaya devam edenlere,”

     -“FETÖ ile ilk mücadelemde; F tipi örgüt, Haşhaşi, Paralelci, dediğimde; bana bozulanlara, yüz çevirenlere, şimdi bizden çok FETÖ düşmanı olanlara,”

      “Hakkım haram olsun” demiş. 

     Arınç, "Kurban olduğum Allah, verdikçe veriyor'' demişti. Haşimoto’dan sonra kurban olduğum, ne vermiş ve daha neler verecek, kim bilir...