05 Mayıs 2024

DOĞRU-YU TARTIŞMAK

  • PDF
     Tartışma; Karşıt düşüncelerin duygu, düşünce ve görüşlerini değiştirmeyi veya yenilemeyi, karşıdakini etkilemeyi amaçlayan bir konuşma biçimidir. Son yıllarda televizyonlarda yapılan tartışmaların çoğunun amacına ulaşmadığını, oluşan gerginliğin daha sonra bumerang gibi topluma geri döndüğüne tanık oluyoruz. 
     Tartışmalar da;
     -Ön yargılarını dışa vurduklarını, bilimsel kanıta dayandıramadıkları düşünceleriyle yanlış yönlendirme yaptıklarını ve olgun davranışlarda bulunmayıp, kısır tartışmalarla oturumu münakaşaya dönüştürdüklerini seyrediyoruz.
     - Birbirlerinin sözünü kestiklerini, saygı sınırını zorladıklarını, kendilerini haklı çıkarma girişimlerinden kaçınmadıklarını ve katılımcıdan çok amigoluk yaptıklarını izledikçe üzülüyoruz.
     - Olayların, derinliklerini ve sebep-sonuç ilişkilerini yok sayarak, sıkışınca ana konu yerine başka şeylere yöneldiklerini görüyoruz.
     - İktidar yanlısı kimi konuşmacıların, “Güç bende, en büyük benim, dediğim yanlışsa bile haklıyımdır” gibi yersiz kibirlenmelerini esefle karşılıyoruz. 
     - Özellikle, bazı profesörlerin bilimsel çalışma yerine siyasi beklenti için konuştuklarını sezinliyor ve eskiden bir saygınlığı olan bu hocaların cehaletlerini görünce ise; Vah ülkemin gençliği bu hocalar size ne öğretebilir ki diye haklı bir karamsarlığa kapılıyoruz.
     -Karşıtlarına; “Aldığınız oy kadar konuşun, biz bu yetkiyi milletten aldık, sizde alın gelin” diyenlerin, demokrasiden nasiplenemediklerinin üzüntüsünü yaşıyor ve soruyoruz; İktidar dışındaki partiler oylarını mühürsüz pusulalarla Marslılardan mı aldı?  Bu gibilerin, çenelerini başkalarının beynine kiraladıklarına tanık oldukça da kahroluyoruz.
     Geçen hafta Lise öğrencisi kızımız, Kadıköy’de yürürken karşıdan gelen bir yaratığın yumruklu saldırısına uğradı. Hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eden saldırgan kızı tanımadığını ve olayı da anımsamadığını söyleyerek önce serbest bırakıldı, sonra yeniden göz altına alındı.                                                                                                                                                                          
     Kabataş’ta başı örtülü bacıma saldırdılar diye sabah akşam yalanı yazıp feryat edenlerin ve günlerce kamuoyu gündeminde tutanların sesi çıkmadı. Yoksa sesleri kesildi mi? Kadıköy saldırısına medyalarında  da yer vermeyip, “Başı açık kızımıza saldırdılar” diyemediler.
     Olmayan Kabataş olayını tartışan anlı şanlı gazeteciler(!) utanmadan, sıkılmadan aylarca yalan söylediler. Gerçek olan Kadıköy olayına gelince ise programı sonlandırdılar! Başı kapalı olan da, açık olan da bizim kızımızdır diyoruz. Sizde aynı düşünüyorsanız, Kadıköy olayının sosyolojik boyutunu kanallarınızda tartışmaya açın da, belki Kabataş için de özür yerine geçer!
     Gece yarısı parktan geçen kızı korkutan adama, 7 yıl, 7 gün hapis cezası verilmesine şaşıran gazeteciler, yargıça sormuş: "Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladı. Bu ceza çok değil mi?" Yargıcın yanıtı: "Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl ise İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır."  
     Haydi sayın yargıçlar, İngilizlerden aşağı neyimiz var ki? 
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde