-OHAL’in varlığıyla,

 

    - Devlet olanaklarının iktidar tarafından pervasızca kullanılmasıyla,

 

    -Tarafsız olması gereken devlet televizyonlarının ve özel televizyon kanallarının da korku, baskı ya da yandaş tavırlarından dolayı muhalefete yer vermemesiyle,

 

    -Aynı nedenlerle bunlara yazılı basınında ayak uydurmasıyla ve devlet bankalarından verilen iki yılı ödemesiz 700 milyon dolarlık kredilerle medya kuruluşlarının el değiştirmesiyle,

 

    -Daha önceki seçimlerde gündem olan, “trafoya kedi girdi” ve “atı alan Üsküdar’ı geçti” söylemlerinin seçim hilesinin şifreleri olarak düşünüldüğünde,

 

    -Cumhurbaşkanı adaylarından birinin tutukluluğu ve bazı vekillerin cezaevinde olması gerçeğiyle, 

 

    On altı yıldan beri ülkeyi yönetenlerin, daha çok adalet ve hukuku tesis edeceğiz söylemiyle oy istemeleri nasıl inandırıcı olabilir? Kaldı ki, kamuoyu gözünde bağımsızlığını yitirmiş olduğuna inanılan bir yargı yaratıp, kuvvetler ayrılığı ilkelerini rafa kaldıranların bu söylemleri de ciddiyetten yoksundur. Bu olsa olsa yıktığını yeniden onarma vaatleridir. Ancak eskiden yeni olmayacağı herkes tarafından bilinir.

 

    İktidarlarının ilk yıllarında umut veren yaklaşımlarını, süreç içinde ters döndürdüler. Hizmet olarak düşündüğümüz çalışmalarının takiyeden ibaret olduğu gerçeği ortaya saçıldı.

 

    İnsanlar; Önceki söylemlerinin dün, dünkü söylemlerinin yarın, yarın ki söylemlerinin de yarından sonra doğru olmadığı gerçeğini artık görmeye başladı. Bunu başta  ekonomik göstergeler olmak üzere bütün icraatları da destekler duruma geldi ve “umutlar el olup gitti.” Toplumun düşen umutları yerden kaldıracak dermanı zaten kalmadı.

 

    Şimdilik ne ekonomi, ne üretim arıyoruz! Çünkü önce adalet gerekli. Kaybettiğimiz adaleti, toplumsal barışı ve diğer değerlerimizi arıyoruz.

 

     Yıllardır koşa koşa varamadığımız hedefe, bu sefer gerçeğin kendisiyle hem de içimizde büyüttüğümüz umutla yaklaştığımızı görüyoruz.

 

     Güpegündüz eline fener alarak Atina sokaklarında dolaşan filozof Diyojen’e ne yaptığı sorulduğunda, elindeki feneri insanların yüzüne tutarak ”Adam arıyorum. Adam… “ diye cevap verir.