Son günlerde Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin gündem getirdiği kitap, AKP’nin kuruluşu öncesi R.Tayyip Erdoğan’ın Amerika’ya giderek parti kurmak için Fethullah Gülen ile görüştüğünü yazmasıyla yeri yerinden oynattı.

      Yenilikçi Hareket isimli kitabın yazarı Nasuhi Güngör, yapılan eleştiriler için 2011, 2012 ve 2013 yıllarında attığı üç sosyal medya yazısında;

      -“Arkadaşlar, kimse kimseyi okumak beğenmek zorunda değil. Ben ne yazdıysam arkasındayım...”

      - “Yenilikçi Hareket kitabında ve geçmişte yazdığım herşeyin arkasındayım”

      - “Hayatım boyunca yazdığım her satırın arkasında durdum. Bunlar üzerinden konuşmak yakışık alıyor mu ...?” diye yazarken gerçek yazarlık rollerindeydi.

      İlk yayınlama tarihi 2001 yılı olan kitabın yazarı Güngör, bütün bunlardan sonra “yazdıklarım mesnetsiz iddialar” diyerek şimdi savunmaya geçti. Sosyal medya hesaplarında herşeyin arkasında durduğunu yazmış ama şimdi yazdıklarının arkasında durmadığını söylemiş!

      Kimin kiminle ilişkisi olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Ne diyelim? Yazarı kitapsızlar sınıfından sayıp, bu da dış güçlerin işi dir diyelim mi...?

      Bak kitapsız,

      Unutma, kitap yalnız kalmış adamın dostudur.

      Tek dostum kitaplarım tek düşmanım cahil dostlarımdır diyebiliyor musun?

       İşte o zaman kitap ruhunun ilacı olacaktır... Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Bak yine “takke düştü, kel göründü.”

      Bazı kitaplar tadılmak bazıları yutulmak bazıları ise sindirilmek içindir derler. Seninki nin tadı güzel de kimileri için yutulması ve sindirilmesi zor. Hatta olanaksız.

      Kaldı ki insanı ısıran ve sokan kitaplar okumalıyız, okuduğumuz kitap bir yumruk indirerek bizi uyandırmıyorsa ne işe yarar. Okuduğu kitabın zamanında odun olduğunu düşünen insanları bir kitap bile değiştirebilir. Düşünmezse, bazı yazarlardan odun bile olmayacağını bu kez okurlar düşünür...!

      Ne kadar çark ederse etsin, ne kadar belgeye dayalı değil derse desin, bu kitabın yazarına yine de teşekkür ederim. Çünkü bildiklerimizi ve inandıklarımızı kendi kalemlerinden yazıya dökerek bilgi ve belge haline getirmiş. Tek yanılgısı AKP ile Gülen’in dostluğunun ve işbirliğinin bitmeyeceğine inanması. Çıkar ve menfaate dayanan dostlukların uzun sürmeyeceğini analiz edememesi de davaya olan inancının sonucu olsa gerek.

      Çıkarlar çatışmayıp işbirliği devam etseydi yazar gözlerinde kahraman, belki de kültür bakanı olurdu. Ne yazık ki güçlünün olduğu yerde Nasuhi’ye yalanlama ve güçsüzlük kaldı!

       İsim anlamının karşılığı “Bozulmaz biçimde tövbe eden” olan Nasuhi, bir daha yazmamaya tövbe etmiştir!

      Geçmiş olsun, geçmişi karanlık ve yazdığına sahip çıkamayan yazar. Kalemini kırdın mı?