“Medeniyet yolunda başarı, yenileşmeye bağlıdır”  der.  Cumhuriyetimizin kurucusu büyük insan. Bir seçimi daha geride bıraktık. 2019 Mart ayında seçimler için tekrar sandık başına gideceğiz. Son seçim  sonuçlarından dolayı umutlarımız yine kırıldı. Şöyleki;

     -Siyaset emek ister; Ya yeterince veremedik ya da strateji hatalarından dolayı karşılığını alamadık.

     -Siyaset zaman ister; Ya zamanı iyi kullanamadık ya da zaman yönetimini bilemedik,

     -Siyaset ortak akıl ürünüdür. Kısır çekişmeler yüzünden ben daha akıllıyım onun aklına ihtiyacım yok düşüncesiyle yöneticiler,  partililerden yararlanma yoluna gitmediğinden ortak aklı da kaybettik.

     - Değişen seçmen tercihlerini ve seçmen davranışlarını etkileyen temel faktörleri bulamadık.

     -Teknoloji ve iletişimin yaygın olarak kullanıldığı günümüzde onu doğru kullanamadık. Bunların yapılamadığı yerde biz niye kazanamıyoruz sorusunu sormanın hiç bir anlamı yok.                                            

      Napolyon, bir cephede savaş kaybeden komutanına sormuş; “Savaşı neden kaybettik ? ”                  

      -“ 3 sebebi var!..”

      -Napolyon; “Söyle!..”

      -Komutan; ”Bir, barutumuz bitmişti!..”

      -Napolyon,  konuşmayı bitirmiş;

     -“Yeter, öteki sebepleri saymana gerek yok, barutu biten ordu savaş kazanamaz!..” Kıssadan hisse...!                                                    

      “Hatalar doğurgandır” der bir Arap atasözü. Yönetim ve örgütlenme eksikliğinden oluşan hatalar  birbirini kovalayarak çoğaldılar. Hiç bir şey gökten zembille inmez, aksine sürüne sürüne yukarı çıkar. Bundan  dolayı örgütler ve yerel yönetimler siyasi partilerin can damarıdır. Belediyeler elinde olmayan iktidar  partileri bile oralarda güçlü olmanın rengini yansıtamazlar. Her partili, yaşadığı yerde kendi rengini ister. Artık bizimde Fatsa’da rengimiz olsun.

       İyi bir oluşumla çok çalışmak, hep çalışmak ve yola akşamın karanlık saatlerinde değil, sabahın ilk   saatlarinde çıkmak lazım.

      “Yerel seçimlerde “aday ağırlıklı” tercihler de öne geçtiğinden, seçimde sadece partiler değil bireylerin “kişiliği” de yarışır. Bu seçimlere, ağır ekonomik şartlarda ve finansal krizin etkisi altında girilecek düşüncesindeyim. Sadece nutuk atmakla, gösterişli toplantılar yapmakla oy almak imkansız. Siyaset iletişiminin süzgecinden geçmemiş kişilerle politika yapmanın ve oy almanın zorluğunu da yaşadık...  Fakat, bireyselliğin öne çıktığı toplumlarda önemli olan hizmete değil, bireylerin sorunlarına, geleceğine, rahatlığına çözüm bulmaktır.. ! 

      Seçmenlerin çoğunluğunu oluşturan genç nüfus, artık kitle psikolojisinin etkisinde kalmıyor. Seçim stratejisini sağlam temele oturtamayanlar kaybetmeye mahkûmdur. Onun için, bir an önce heyecanını yitirmiş olanların yerine, yeni kadroların oluşturulması ve oluşacak kadrolarında bir an önce yapısal değişikliklerle topluma umut aşılaması gerekmektedir.

      Dostoyevski, ”İnsanların en çok korktuğu şey yeni bir adım atmak, yeni bir söz söylemektir” der   

      Siyaset toplum hizmeti olduğuna ve süresini de seçmen belirlediğine göre ; Ya çeki düzen vereceğiz ya da çekilmeyi bileceğiz.