Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı’nı açıklarken, “Tüm firmalarımızdan asgari yüzde 10 indirim yapmalarını talep ettik, dengelenme süreci başlamış” dedikten sonra emir kulları sıraya girdi!

      Tarım Bakanı ucuz et projesinin devam edeceğini sütte, gübrede yüzde 10, TMO’nun pirinçte yüzde 20-40 indirim yapacağını ve  Çaykur’un önümüzdeki dönemde zam yapmayacağını söylerken adeta herşeyin bedavaya geleceği havasındaydı! İnek ve çeltik nerden geliyor, tarım bakmayanı...!

      Çalışma ve Sosyal Bakanı, “Emekçileri enflasyon karşısında ezdirmedik, ezdirmemeye devam edeceğiz, işvereni koruyacağız” gibi beylik deyimlerle sürece katkı verdiler. Sürekli sömürülen ülkede emekçiler yaşıyor da bakan hangi ülkede yaşıyor? Çok komik değil mi?

      Ve devamında AKP’li belediyeler; Su, toplum taşıma ve diğer hizmetlerde (ruhsat, nikah kıyma, evrak bedeli.... gibi) indirim yapıyoruz dediler. Uyanıklar fırsat bu deyip, yaklaşan yerel seçim için kullanmaya başladılar.

      Bu açıklamalar psikolojik olgudur. Çoğunu ithal ettiğin ürünlerin fiyat ayarlaması kontrolünde olamaz ve onaltı yıldan beri ne yaptın diye sorulmaz mı?

      Ucuz et nerede ve fiyatı nedir, 2002 yılıyla kıyaslar mısın? Aynısını gübreyle ve üreticinin girdi maliyetiyle karşılaştırsa bakanların dudağı uçuklar!

      Rize’de, emeğimizin karşılığı verilmedi diye üretici çayı yola döküyor. Yaş çay ve bir bardak çayın geçen ve bu yılki fiyatını açıkla da farkı öğrenelim! Ama kekler ve çaylar millet kıraathanesinde bedava, gidin orada için derseniz o başka!

      Psikolojik hamleleriniz sonucu, iş dünyası baskıdan yelkenleri suya, esnaf da işsizlikten kepenkleri aşağıya indirdi. Piyasa bu, sen ne dersen de...!

      Tarımsal üretim yok, sanayici belirsizlikten deli olacak, çalışan ve emeklilerin maaşları geriledikçe sırt üstü düşmüş! Elin oğlu kağıt vermese, bırakın mektubu pusula yazamaz hale gelmişiz. Ama halkımızın çoğu sapla ithal samanı ayırt edemiyorsa, haklısınız demektir!

      İzmit SEKA 2005 yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne devredilerek kapatıldı. 1 milyon 100 bin metrekare alana yayılan araziye müze, spor, dinlenme, konser ... ve film platosu kuruldu. Üretimden vazgeçip, “ayranı yok içmeye, at ile gider s..maya” havası atılırsa aha da böyle oluruz...! Seka parkın adını millet bahçesi olarak değiştirin ve sonra Hüseyin’in ses tonuyla “çaylarrrr” diye bağırın... Kekler hazır nasıl olsa. Çaylar milli de keklerin kağıdı nereli?

      Sayın yönetenler, “değirmeni sel almış, altında takılcak (şakşak) arıyorsunuz” atasözünü bilir misiniz?

      AKP’yi koltuktan indirmedikten sonra, İstanbul yeni havaalanına iner ve çok sazan avlarsınız..