Hafta sonu sandık başına gidip bizleri beş yıl daha yönetecek yerel yöneticileri seçeceğiz. Özellikle iktidar partisi ve ortaklarının seçim çalışmaları sırasında ki ayrılıkçı üslubu, tehditvari söylemleri de aşarak demokratik olgunluktan uzak ve devlet olanaklarının fütursuzca kullanılmasıyla da akıllarda kalacaktır. Demokrasi, siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi olduğuna göre, bu eşitlik ilkesi muhalefet partileri aleyhine kulllanılmıştır.

    Yerel seçimlerde muhtarlar ve azalarıyla, belediye başkanları ile meclis üyelerini seçeceğiz.

     - Betonu, insan yaşamına tercih edenleri ve kent kültürü yaratamayıp sosyal belediyeciliği hayata geçirmeyenleri,

     - Belediyeleri büyük borçların altında bırakanları ve hiç bir ekonomik yükü olmayan kent konseylerini kurmayarak, şeffaf bir yerel yönetim modeli oluşturmayanları,

     -İsraf ve yolsuzluğa bulaşarak, belediye kaynaklarını yandaşlara aktaranları,

     -Ben yaptım oldu, halk bana yetki verdi diyerek keyfi yönetenleri,

     -Kangren haline dönüşen şehiriçi trafik ve otopark sorununu çözemeyenleri,

     - Beş altı yıllık binalarda büyük onarım yapıp sürekli borçlananları ve ödeyemeyince de pazarlamacı prensibiyle halkın malı olan belediye mülklerini satanları,

     - İnsan faktörünü öne çıkarmayıp, onları aşağılayarak öküze benzetenleri,

     -Halkın yetkisini aldıktan sonra, metal yorgunluğu bahanesiyle görevden alınabilecek durumdakileri ve çıraklık, kalfalık dönemlerinden sonra ustalık dönemim diyerek göreve gelip, süresi dolmadan bırakıp gidenlerin zihniyetindekileri,

     - Yerel yöneticiliği kırsal ile kentsel yaşam arasına sıkıştıracak düşüncedekileri ve tarımsal üretimin arttırılmasını desteklemeyenleri,

     -Kültür ve sanat faaliyetlerini hiçe sayarak, karanlığı daha da zifiri hale getirecekleri,

     - Sokak hayvanlarının yaşam hakkına saygı duymayıp, barınak yapmayanları,

     -Aynı caddeleri dört yılda iki defa asfaltlayanları,

     -Yeşil alanları ve spor alanlarını çoğaltmayıp, sporu sadece futbol olarak görenleri,

     -En önemlisi, belediyeyi halkın değil de, mensubu olduğu partinin anlayışıyla görenleri, seçmeme miz gerekir? Mantık da bu değil mi?

     Şimdi sağduyu sahibi insanlarımız, kentinizin geçmişini ve bugünü nü belleklerinizde canlardırdıktan sonra vicdanlarınızla hesaplaşıp karar verin. Yapacağımız tercihle beş yıl daha beraberce yaşayacağız. Tercih doğru olursa mutlu insanlar ve yaşanılabilir kentler kurulabilir, yanlış tercihle de beş yılımız daha karanlığa bürünebilir.

     Belediye işleri gönül değil, vizyon ve hizmet işleridir. Kırık gönüllere derman olmak dileğiyle seçimler ülkemize, ilimize ve ilçemize hayırlı olsun.

     Aziz Nesin, “İnsanlar yalnızca söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur” demişti.