06 Mayıs 2024

31 MART

  • PDF
     31 Mart Vakası, Osmanlı İmparatorluğu’nda 2. Meşrutiyet döneminde devlet yönetime karşı oluşan ayaklanmadır. 13 Nisan 1909’da yaşanan bu olaya 31 Mart Vakası denilmesinin nedeni ise Rumi Takvime göre olayın 31 Mart 1325’te yaşanmasıdır. 23 Temmuz 1908’de, 2. Abdülhamit Han tarafından Meşrutiyet yeniden ilan edilmişti. Yapılan seçim sonucunda Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti güçlenerek yönetimde söz sahibi olmuştu.
     31 Mart 1909 öncesi ülkeyi yönetenler küçük öbek durumunda olup halktan çok uzaktaydı. Tıpkı şimdiki yönetenler gibi. Konu o yıllarda demokrasi isteği, şimdi de demokrasiyi koruma mücadelesi. “Nereden nereye...” üzerinden 110 yıl geçen bir 31 Mart gecesi, Abdulhamit hayranı Binali bey, üç bin oyla İstanbul başkanlığını canlı yayında ilan etti.! Fakat rakipleri hazırlıklı ve çaldırmamak için örgütlendikleri bu süreçte sandıkları iyi korudular. 31 Marttan beri;
     -İstanbul, Ankara, Adana başta olmak üzere AKP’li belediyelerde işe gitmeden maaş alan “bankamatikçilerin” sayısının çok yüksek olduğunu ve İstanbul belediyesinin bakara ve makaracı bakan E.Bağış’a onüç yıldan beri şöfor ve araç tahsis ettiğini duyduk.
     -İstanbul’da cemaatlere ve yandaş kurumlara aktarılan paranın dehşete düşüren miktarlarını öğrendik.
     -Mardin’de seçimi alan Ahmet TÜRK’ün, hasta ve yaşlı olduğunu öne sürerek, mazbatanın kendilerine verilmesini isteyen AKP’nin, utanmadan seçmen iradesini istediğini öğrendik.
     -Atamalı İstanbul büyükşehir başkanı ve Büyükçekmece belediye başkan adayı Mevlüt UYSAL’ın, “soy isime göre AKP’ye oy vereceği belli olan kişilerin seçmen listesinden düşürüldüğünü” belirtmesi saçmalığıyla, “şaşkın ördek arkadan dalarmış” ifadesinin doğruluğunu anımsadık.
     -AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un, “Daha bizim elimizde düzeltilecek hazırlık yaptıklarımız var” diyerek ağzından kaçırdığı hille planlarını duyduk.
     -Devletin kolluk kuvvetlerinin Büyükçekmece’de baskın seçim! yaptığını, Maltepe’de ise AKP ve MHP’lilerin sayım salonunu bastığını gördük.
     -Seçime girme hakkı verilen ancak kazandığı halde KHK ile görevden alındıkları için mazbataları verilmeyenlerin yerine ikinci sıradakilerin başkan ilan edilmesiyle seçmen iradesinin yok sayıldığına tanık olduk.
     -Demokrasiyi çok özlediğimizi ancak bu konuda bırakın tünelin ucunu, burnumuzun ucunu göremeyecek kadar karanlığa gittiğimizi kara kara düşünmeye başladık.
     Eski AKP Milletvekili Selçuk Özdağ’ın, 2 haftadır bitmeyen oy sayımını eleştirerek, “Bütün bir Türkiye’nin sandıkları bir günde sayılırken, İstanbul’da bir avuç sandığın 15 günde sayılamaması demokrasimiz adına da Türkiye adına da bir ayıptır” dediğini okuduk.
     Sonuç ta, tek adam sisteminin bize uymadığını, seçimi bile adaletli yapmadıklarını ve seçim kaybetmeyi kabul edemediklerini öğrendik.
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde