19 Nisan 2024

SAZAN BALIĞI

  • PDF

      Geçen hafta oldukça fazla kar yağdı. Normaldir, halk tarafından 22 Aralık ile 30 Ocak arasındaki 40 günlük süre karakış diye anılır. O da takiye ve yalan yerine, adına yakışanı yaparak kimileri gibi oraya buraya sığınmadan, mazeretlerin arkasına saklanmadan delikanlıca ve kirleri temizlemek için yağdı da yağdı. 

       Karakıştan İstanbul’da payını aldı. Ulaştırma bakanının kardan dolayı karayoluyla İstanbul’a gidemediği ve Bolu’dan geri döndüğü konuşuldu. Sonra Ulaştırma ve İçişleri bakanı İstanbul’a giderek zorunlu olarak Atatürk havaalanına indiler.

       Karakış bile Atatürk adına torpil yapmış olabilir.! Çünkü; anlı şanlı ve mega proje diye anılan İstanbul havaalanına epeyce kar yağmış, karlar temizlenemeyince havaalanı kapanmış, içindeki yolcular da mahsur kalmış, olası gösterilere karşı çevik kuvvet bile hazırlanmıştı. Hatta üç yıl önce yapılan kargo binasının çatısı bile  çökmüştü. Yetkili kişi de zaten orası yıkılacaktı diyerek mahcubiyetini giderdiğini sanarken, çaktırmadan binayı yapanları da kolluyordu.!

       Bakanlar İstanbul’a inince seçilmiş belediye başkanını yine tanımazdan gelip basının karşısına çıktılar. Siz ister tanıyın, ister tanımayın. Artık onu Türkiye tanıyor. Ancak yeni havaalanınıyla ilgili doyurucu açıklama yapamadılar. Can yeleğine sarılırcasına şehir izleme kameralarından takip ettikleri İmamoğlu’nun balığına sarıldılar. Efendim neymiş? İstanbul kar altındayken İmamoğlu İngiltere büyükelçisiyle balık yemiş.!

       Boş verin, boş işleri.! Ayvayı yedirdiğiniz toplumu kışkırtmaya uğraşacağınıza, muhalif belediyelerin önünüzde bekleyen projelerine onay verin. Balığı konuşacağınıza, Ziraat Bankasının yandaşlara verdiği batık kredileri konuşun.! Yoksa başkan, su ürünleri halindeki tüm balıkları mı yemişti? Ya da başkan balık yediği için mi çatı çökmüş tü.? Yediği balığın faturası Merkez Bankası açığı kadar mıydı, yoksa boyu 128 cm miydi.

        Balık yedi diye başkana etmediğiniz kalmadı da yandaşların yedikleri ne olacak.?

        Onu acımasızca eleştirenler, havaalanlarını ve karayollarını açtı da, sanki İstanbul’u karakış aldı götürdü.! Bırakın şehir içini ülkenin karayolları günlerce açılmazken siz ne yiyordunuz? Yoksa başkanı balıkçıda yakaladık diye şükür orucu mu tutuyordunuz.?

        Bunlar konuşulurken sağduyu sahibi insanları endişeye düşüren Trabzon vakası yaşandı. Yönetenlerin bir çocuğu siyasi malzeme yaparak, platforma çıkarıp ana muhalefet partisi genel başkanına hain derken gülmeleri ve devamında İçişleri bakanının “çocuktan al haberi” özetli sosyal medya paylaşımı yolun sonuna geldiklerinin göstergesidir.

        Ülkemizle yıllardır oyuncak gibi oynayan zihniyetlere ve platformda eline oyuncak verilerek kandırılan çocuğa çok acıdım, hem de çok.! Bir de bununla söyle diye eline verilen mikrofona da acıdım. Çünkü biliriz ki mikrofon kendini bilmezlerin ellerinde en büyük silahtır.

        Bu olaylar, ülkenin yönetilemediğinin, barış tohumları yerine kin ve nefret tohumlarıyla yetiştirilen kindar nesilden oy toplamaya çalışıldığının ilanıdır. Balık olayındaki ucuz siyasetten ve Trabzonda ki olaydan dolayı insanlığımdan, eğitimciliğimden ve yöneticilerimizden utandım da utandım.! Olan ülkemize oluyor. Çocuk kıyımına da mı başladık.?  

       Bir yurttaş olarak, talihsiz olayda ne yaptığından bile haberi olmayan masum çocuğumuza seslenmek istiyorum; Umarım büyüyüp özgürce düşünmeye ve hayata atılmaya başladığında Ahmed Arif’in:

       Bunlar,
        Aşımıza, ekmeğimize
        Göz koyanlardır,
        Tanı bunları,
        Tanı da büyü...”

        Mısralarının özelliğini kaybettiği bir ülkede çocuklarını büyütürsün.

       Siz siz olun: Her konuya sazan gibi atlamayın. Başkanın yediği balığı değil, ülkeyi kemirip yiyenleri konuşun ve çocukları kullanırken yarınlarını da düşünün.!

 

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde