28 Mart 2024

NE UZMANI?

  • PDF

            Davranışçı psikolojiye göre eğitim, kişide öğrenme yoluyla istendik davranış değişikleri oluşturma sürecidir. Yapılandırmacı yaklaşıma göre ise, yaşantılar yoluyla, deneyimleyerek, gözlemleyerek, deneme-yanılma yoluyla, kendini yapılandırma sürecidir. Eğitim uzun ve sonsuz bir süreç olup, kişinin doğumuyla başlar ve ömür boyu sürer.

            Okul çağına gelen çocuklar aileden aldıkları eğitimi, okullarda pekiştirme, geliştirme ve süreç içersinde üst noktalara doğru taşırlar. Temel hedef olan istendik davranışlar olumlu yönde gelişme ve büyüme gösterirse toplum yararına olur ve ülkelerinin kalkınmadaki en büyük güçleri olurlar. Burada öğretmenlerin büyük katkıları ve emekleriyle fedakarlıkları yadsınamaz.

           Konuyu çok dağıtmadan ülkemizde son yıllarda gündeme gelen öğretmen, uzman öğretmen , başöğretmen gibi akıl dışı ünvanlar verilmeye çalışılıyor. Ancak aynı işi yapan öğretmenler ise yine akla sığmaz bir şekilde vekil, ücretli, sözleşmeli ve kadrolu diyerek ayrıştırılıyor. Bilmem şu kadar saat uzaktan eğitim alırsan ve şartları taşırsan uzmanlık sınavına girebilirsin ....... gibi dinlenip yeni ders yılına motive olması gereken öğretmenleri bilgisayar başına mahkum etmek eğitimin içine düştüğü çıkmazı gözler önüne seriyor.

         Uzman, belirli bir konuda ileri teknik ya da beceriye sahip kişidir ve iyi yetişmiş öğretmen zaten alanında uzmandır. Bir sınavla ünvanı değişenleri sınıfa gönderirken, diğerlerine sürekli bahçe nöbeti mi yazacaklar anlamadım gitti.!

            Halbuki eğitimin son yıllarda sürekli geriye gidişi öğretmenlerin ünvan ve atama biçimiyle ilgili olmayıp, eğitim sisteminin ortaçağ karanlığına dönüşmesindendir. Tartışılması gereken; gerçek bir milli eğitim politikası oluşturulduktan sonra öğretmen yetiştirme, eğitimde fırsat eşitliği yaratma ve bunların sonuçlarının toplum yararına dönüştürülebilmesi vb. konulardır.                           

            Bu temel başlıkların altında eğitilmiş insan ve işgücü ihtiyaçlarının tespiti, okulların müfredat programları, açılma kriterleri ........ gibi belki binlerce başlığın gerçek ve yurtsever eğitimcilerin katkısıyla masaya yatırılıp çözümlenmesi çok da zor değildir. Ancak sonuçlarını almak süreç işidir.

            Mahalle mescidi açar gibi her ile açılan üniversiteler vasıfsız eğitimlerinin yanı sıra kaynak israfı ve diplomalı yetersizler ordusu yaratmıştır. Kimi rektörler ise yetiştirdikleri öğrencilerin yaratıcı mizah güçlerinden ve konuşmalarında ülke gerçeklerini dillendirmelerinden korkup mezuniyet törenlerine izin vermemişlerdir. Orta Doğu Teknik ve Boğaziçi Üniversitelerindeki tören iptalleri bunu birer örneğidir. Yetiştirdikleri öğrencilerin gerçeği konuşmalarından korkan ve siyasete göbekten bağlı bu kişiler okulları yönetiyorsa eğitimin geldiği noktanın neyini konuşacağız ki.!

            İlk beş yüzde  üniversitemiz olmayışını mı, lise giriş sınavlarındaki başarısızlığı mı yoksa üniversite giriş sınavında sıfır çeken doksan altı bin beş yüz gencimizi mi?

            Bu gidişle eğitim sistemimiz maalesef toplumu aydınlatmaya ve ülke kalkınmasına katkıda bulunamaz.

            Her şeyi sattıktan, ekonomi battıktan ve eğitim karanlığa terk edildikten sonra biz kurumaya yüz tutmuş sarı çimleri daha çok yeşile boyayan uzmanlar yetiştiririz.!

            Çıkış yolunu soruyorsanız “biraz daha sabır istiyorum.!”

 

Son Güncelleme: Salı, 26 Temmuz 2022 13:17
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde