KÜRESEL KÖLE

   26 Temmuz da “uzman” başlığıyla yazı yazıp her Karadenizli fındık üreticisi gibi Ferrero’ya küresel kölelik için fındık işleriyle uğraşmaya başladık. Kölelik süresinin de moral bozukluğuyla olsa gerek beynimiz düşünmeye, elimiz kaleme karşı çıktı. Her türlü belirsizliğe rağmen üreten biz, çileyi çeken biz, arazi şartları ve yüksek girdilerle boğuşan biz.

   Birde bunlar yetmezmiş gibi ülkenin reisinin fiyatının çok altında fiyat açıklayarak sömürüde uzman olduğu tartışılmayan ve karadenizli deyimiyle malı götüren elin uşağı.!

   Haklarını yemeyelim, Zonguldak’tan-Samsun’a, Ordu’dan-Trabzon’a, Bolu’dan-Giresun’a, Düzce’den - Artvin’e, Kastamonu’dan- Kocaeli’ye kadar olan AKP milletvekillerinin fiyatı yükseltmek için gösterdikleri üstün gayretler ayrı bir takdir konusudur! Reislerinin yanında saygıdan el pençe ve kilitli ağızla duranlar, üreticinin yanında görünmek için ağustos böceği gibi bir iki alçak tondan öterek tarihi misyonlarını yerine getirmenin mutluluğu! ile sokaklara çıkamadan Ankara’nın yolunu tuttular. Onların yerine yerel yöneticilerin fikirleri daha parlak idi. En azından fındığınız para etmiyor bari çürüttüğünüz kavşaklarını yem yapın da hayvanınınz yesin türünden iyi niyetli çalışmaları oldu. Kısaca içini küresel güçler, kavşağını hayvanlar yesin. Sizde başınızın çaresine bakarak ne yerseniz yeyin demek istediler.!

   Haksızlar mı derseniz bence değiller. Ürünlerine düşük fiyat veriyoruz, hizmet yapmıyoruz; din, iman Allah, kitap, Kuran diyerek yirmi yıldan beri oylarını da alıyoruz. Bunların tersi olması durumunda akıllanıp bize oy vermeyebilirler düşüncesi taşımaları oldukça mantıklı. Yüzde seksenler üzerinde oy aldıkları ilçeye bir tane bile TOKİ planlanmamışsa ve onlar dert edinmemişse bize yazmak düşer. Çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemi söylemleriyle oyları almadılar mı? Sonuçta ilçenin kupon arazileri gitti. Geriye satılmayan bir kaç artık parsel, “çıkarın bakayım cep telefonunuza”  ifadesini zenginleşme ölçütü sanan siyasiler ve geleceği dün sanan zavallı seçmenler kaldı.!

   Temel, şikayette bulunmak için kitabevine gider.

   “Geçen hafta sizden bir roman aldım. ” Haçan kitap öylesine uzun ve sıkıcıydı ki, hem kitap da o kadar çok insan vardı ki; konuyu anlamakta çok zorlandım da.”

   Satıcı Temel’e şöyle bir bakar ve “Demek geçen hafta yanlışlıkla Telefon Rehberimizi götüren sizdiniz,”

   Geçen günlerde çok büyük bilimsel açıklama! yaparak, “neo klasik – epistemolojik - heterodoks - davranışsal ve nöro ekonomi” ifadeleriyle öne çıkan Maliye ve Hazine Bakanı’nın batık bir sistemi şahlanmış gibi göstermesi Temel’in Telefon Rehberini roman diye okumaya çalışmasıyla eşdeğerdir. “Çiftçiyle çiftçinin dilinden konuşuruz” diyen Nebati bakan, boş işleri bırak da çifçinin hakkını ver. Ama ona da gücünüz yetmiyorsa  “nereden nereye“ geldiniz ya da “yolun sonu görünüyor” denilir.                                                  

   Beraberindeki heyetle ABD ziyaretinde bulunan Kılıçdaroğlu’nu Boston’da CHP’nin Amerika örgütlenmesinden Mert Arıkan isimli partili karşıladı. Bu karşılamanın videosu sosyal medyada paylaşıldı ve iktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak Gazetesi Mert Arıkan’ı okuyucularına firari FETÖ sanığı Aykan Erdemir olarak tanıttı. Aynı haberi, Aydınlık Gazetesi de sitesinde manşete taşıdı. Kılıçdaroğlu’nun ABD seyahatini izleyen gazeteci İsmail Saymaz, sözkonusu haberi alıntılayarak “Saçmalamayın. Bu kişi Aykan Erdemir değil. CHP Amerika’dan Mert Arıkan” dedi.

   Bu yalan haberi kasıtlı yapanlarda acaba başka bir yüz, nasıl bir onur var? Bu olay Anadolu basınının, doğru haber yapmada ve dik duruşunda çoğu ulusal basına ders verir nitelikte olduğunun göstergesidir.

   Selam olsun doğru haber yapanlara, selam olsun insanları karalamayan ve iftira atmayanlara.

   Yazıklar olsun, tersini yapıp kula köle yolunda kalemlerini satanlara.!