16 Nisan 2024

MAKAM

  • PDF

            Makam; ayak üstü durulacak yer, ikametgâh, mertebe, mevki ve müzik te melodik dizi anlamındadır. Mevki ise; yer, mahal,makam, durum ve başka anlamda ise kişilere sağlanan konfora göre düzenlenmiş yerlerdir. Genel olarak makam ve mevki konuşmalarda beraber kullanılır.     

            Makamlar; işgal edenlere bağlı olarak sevgi, saygı ya da lanet yerleridir. Çok uzun yıllar aynı makamı kullanmış ama bıraktığında sokağa çıkamayarak adeta evine hapis olmuş nice yöneticilere tanık oluruz. Görevine devam eden yöneticiler unutmasın ki özgürlüğün dolaştığı sokağın, cezaevi gibi olmasından daha kötü bir durum yoktur.

             Makam sahibi olduğu yıllarda görevinin hakkını verseydi, kimilerinin çıkamadığı sokağa heykeli dikilir ya da uzun yıllar saygıyla anılırdı. Özellikle son yıllarda devlet hizmetine adanmış  makamlar saygınlığını, makam sahipleri de itibarını yitirmeye başladı.

            Özellikle liyakatsiz, önyargılı ve ayrıştırıcı düşünceye sahip olanların makamlarını:

            -Yargıya baskı unsuru,

            -Hakaret etme yeri,

            -Menfaat sağlama,

            -Yalan söyleme ve iftirada bulunma,

            -Kurumları ve yerel yönetimleri çalıştırmama,

             - Görevi kötüye kullanma ........  gibi amacı dışında kullandığına tanık oluyoruz.

             Bu yanlış kullanım devletin kurumsal yapısını yok ettiği gibi güven bunalımıyla toplumsal ayrıştırmaları da hızlandırıyor. Özellikle yargının bir kısmının siyasallaşarak yürütmenin yoluna girmiş olması içinde bulunduğumuz durumun özetidir.!

            Makam sahipleri alçak gönüllü, vizyon sahibi, adaletli , iyi huylu vs gibi güvenilir olur. Daha doğrusu önce iyi insan sonra konusuna hakim olur. Malesef makam sahiplerinin bazıları küçük dağları ben yarattım büyükleri de bizden sorulur edasında, bazıları da züccaciye dükkanına giren filler gibi ortamı kırıp geçiriyor...

            Makamdakilerin görevden ayrılması durumunda bile yarattıkları tahribat kısa sürelerde giderilemez. O halde zarar verilen sadece makamlar, kişiler değil, ülkenin bütün dinamikleri ve geleceğidir.

            Makam ve mevki özellikle karnı tok, gözü aç insanları cezbeder. Onlar buraları sırt pekiştirmekte kullanırlar. “Biz başörtülü hanımlar için tekne mahremiyet yaşatan bir olay, kadın kaptan bulunca özgür olursunuz, istediğiniz yerde denize girersiniz. Onun için yat almıştım”  diyen bayan vekilin yatı inanın mazot yerine arkasına sığındığı dini yakıyor dini.! Bunu o biliyor ama gariban vatandaşım halen “bal tutan parmağını yalar” düşüncesiyle onun gibileri savunurken bize de vah vahhhh demek düşüyor.!

            Milletin parasıyla yat aldığı iddia edilen ile milletin oyuyla seçilen belediye başkanlarını görevden alanlar ve akçeli işlerin uzmanları aynı düşüncenin ortak ürünleri olup kimi sırtını, kimileri de siyasi geleceğini pekiştirme peşinde olanlardır.  

            Dostoyevski: “Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan dünyaya:

             Biri paraya yapıştı,  

            diğeri mevkiye

            ve öteki de ihtirasa.

            O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı.” demiş

            Sanırım bu tüyün ortalıkta uçuştuğu ve belirli insanlara yapıştığı süreçden ülkemiz fazla nasiplenerek şeytanı yirmi dört saat çalıştırıyor ve bütün olumsuzluklara son günlerin moda deyimiyle yeniden değerleme oranı uyguluyor.! Yalnız buradaki değerleme oranı zamlardaki gibi yükseğe çıkmayıp, dibe doğru çakılma şeklinde oluyor.

            Makamların insanlara değil, insanların makamlara şeref kazandıracağı günleri görmek dileğiyle sağlıklı ve mutlu yıllar dilerim.

 

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde