28 Mart 2024

BİRDEN YÜZE

  • PDF

   Sayılar bir, iki, üç, ....... gibi bir çokluğu belirtmek için kullanılan soyut birimlerdir. 1923 yılında kurulan cumhuriyetimiz arada sırada hastalansada düşe kalka bu günlere gelerek yüzüncü yılına ulaştı. Ancak en bunalımlı ve hastalıklı dönemlerini de son yıllardan beri geçirmektedir. Bunu kanıtları için kuruluş günlerine bir yolculuk yaparsak aşağıdaki tabloyu görürüz;

   Başta eğitilmiş insan yokluğu olmak üzere her alanda Osmanlı İmparatorluğundan enkaz devralınmış.

   12 milyon civarında yoksul, fukara ve hastalıklı nüfus. Bunların çoğunun büyükleri de cephelerde kaldığından yetim ve garip.

   Sanayisi olmayan ve ilkel tarıma dayalı bir yapı mevcut.

   Bunlar yetmezmiş gibi kapitülasyonlar ile Osmanlı’nın bıraktığı dış borçlar ekonominin büyük bir kamburu.

   Milli gelir 570 milyon dolar ve kişi başına düşen milli gelir yıllık 48 dolar.

   51 milyon dolar ihracat, 87 milyon dolarlık ithalat vardı.

   Doktor başına düşen hasta sayısı da13.000 dolayındaydı.

   Üniversite ve yüksek okullarda 3.000 dolayında öğrenci okuyor.

   1 TL 1.68 Dolar karşlığıydı.

   Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun 370 milyon dolar civarında Düyun-u Umumiye borcunuda devralmıştı.

   Osmanlıdan cumhuriyete Hereke İpek Dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez ve Beykoz Deri fabrikası olmak üzere dört önemli fabrika kalmıştı.

   Cumhuriyetle birlikte bütün dünyanın hasta adam olarak nitelendirdiği ülke Atatürk’ün liderliğinde onurlu ve gururlu bir şekilde kalkınma çalışmalarına başlamış ve bu hamleler gelişmiş dünyanın bile kıskandığı bir şekilde hızla hayata geçmişti. O günün şartları ve o zamanın olanaklarıyla kıyaslanırsa yapılan yatırımların ve gelişmenin büyüklüğü anlaşılır.

   Atatürk döneminde yani ilk onbeş yılda Sümerbank, savunma sanayine yönelik fabrikalar, ziraat aletleri, kağıt, sigara, çimento, maden işleme, şeker, demir çelik, şişe cam, toprak sanayi, süt, uçak yapım, dokuma fabrikaları ve büyük yatırımların yanında birde Osmanlı döneminde yabancılara satılan demir yolları, tütün işletmeleri gibi ve diğer taşınmazların devletleştirilmesi yapılmıştı. Birinci yıldan başlayan özet bu.

    Mevcut yönetimle kıyaslarsak; Dönemin maliye bakanı Unakıtan, “Kar edeni de satacağız, zarar edeni de satacağız. Neden, devlet sanayici olmaz ondan” diyerek cumhuriyetin kurduğu ve emperyalistleri de rahatsız eden fabrikaları haraç mezat sattılar.

   Sizden dört önemli fabrika da kalmayacak ve Unakıtan yaşasaydı devletin tarım kredi aracılığıyla bakkallık ve manavlık yaptığını görecekti.! O yıllarda uçak yapan ülkeden günümüzde uçağı yere inemeyen ülkeye dönüştük.! Yerli araba üretiyoruz diye dünyayı ayağa kaldırdınız da halkınız o arabayı nasıl alacak? Hadi aldı masrafını nasıl karşılayacak.? Her ürünü, her hizmeti insanların faydası için değil, vergi toplama aracı haline getirdiniz. Dolaylı vergilerin toplanan vergiler içindeki oranı en iyi bildiğiniz ekonomi yöntemidir.

   Hesap yaptınız mı demiyorum. Hesap bilseydiniz KİT’leri, gayrimenkulleri, maden uğruna dağı taşı, toprağın üstünü ve altını, turizm uğruna deniz kıyılarını ve güzelim koyları satmazdınız. Uçak yapmak için kaynak oluşturmak amacıyla kurulan Tayyare Piyangosu bu günkü adıyla Milli Piyangoyu ve çiftçi için kurulan Ziraat Bankasını tüpçüye peşkeş çekmezdiniz. Türk Hava Kurumunda yanlışlıkla başka hesaba geçen kırk paranın bulunması için yöneticilerin seferber olduğu ülkeden nerelere geldik.? “Demek kırk paranın hesabı seni bu kadar yorup üzdü. Haklısın. Kırk para günün birinde kırk lira, kırk lira da dört yüz lira olur. Bu da giderek büyür halkın ağzında” diyen sarhoş! yöneticilerden talan ederek zengin olan dindar! yöneticilere geldik.! Bunların sonucunda da eti beslenme aracı değil, karne hediyesi bilen nesiller yetiştirdik.!

   Temel, şikayette bulunmak için kitapevine gelir. “Geçen hafta sizden bir roman aldım, haçan kitap öylesine uzun ve sıkıcıydı ki; hem kitap da o kadar çok insanlar ve rakamlar vardı ki; konuyu anlamakta çok zorlandım da.”

   Satıcı şöyle bir bakar ve “Demek geçen hafta yanlışlıkla Telefon Rehberimizi götüren sizdiniz,” der

   Temel’in romanıyla, bizikilerin ekonomi kitabının farkı yok.!

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde