04 Mayıs 2024

SANCILI EĞİTİM

  • PDF

 

        2014-2015 Eğitim- Öğretim yılı 15 Eylül pazartesi günü 16milyon öğrenci ve 800bin öğretmen ile başladı. Başlamasına başladı ama her yıl olduğu gibi yine sıkıntılarıyla kamuoyu gündemine oturdu. Doğrusu genç nüfusu fazla olan ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı yapmak kolay da değil. Çünkü tek parti hükümeti bile olsa anlaşıldı ki ciddi bir eğitim politikasının olmaması mehter yürüyüşü gibi iki ileri bir geri gidildiğinden ve oniki yılda değişen beş bakandan belli. Bu süreçte sürekli siyasallaştırma uğruna eğitim felç oldu. Gelen her bakan bir öncekinin izlerini silmek ve eğitimi daha da siyasallaştırmak için çalıştı ama sonuçta silinen gençlerimiz ile beraber Türkiye Cumhuriyeti’nin ruhu oldu

      Herkesin her şeyi bilme gibi bir hastalığın olduğu ülkemizde şehircilik eski bakanı Erdoğan Bayraktar sanki kendi konusuna çok hâkimmiş gibi 2013 yılında katıldığı bir yemekte yaptığı konuşmada ‘Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu ve konumu itibariyle mucitler çıkaramadığını bunun için gençlerini ara eleman olarak yetiştirmeye odaklanması gerektiğini’ söyledi. Böylece Bayraktar hep eğitimin niteliksizliğini hem de Müslüman olmanın mucit olmaya engel olduğunu yani İslam dinine sahip gençlerin bilim adamı olmayacakları gibi talihsiz bir beyanda bulundu. Kaldı ki eğitim politikasını tek tip düşünen ve kurşun asker gibi insanlar yetiştirmeye çalışırsanız mucit çıkaramazsınız.

       Milli Eğitim Bakanlığı bir hükümet politikası olarak özel okullara öğrenci gönderen ailelere 3bin TL yıllık yardım yapmaya başladı. Birdenbire ne oldu da bu gündeme geldi? Buna karşın aynı bakanlığın devlet okulların da çağdaş bir eğitim-öğretim yapılabilmesi için gerekli olan öğretmen kadrosunu, alt yapıyı ve teknolojik donanımları zamanında hazırlayamadığı da aşikârdır.

       Bu yıl daha da beterini gördük. Ülkemizin bir bölümünde okullar tahrip edilip yakılıp yıkılarak eğitime toptan çözüm aranıyor! Başbakan yardımcısı da bu olaylara provokasyon diyerek teröre karşı koyamamanın acizliğini ifade ediyor. Demek ki çözüm süreci ilk meyvelerini öncelikle eğitimde verdi!

       Yapılması gereken yapısal reformlar toplumun ihtiyaçlarına göre değil siyasetin hizmetlerine göre şekillendirilmiştir. Bu yeni yapılanma ise kaynak israfının yanı sıra ülkemizin geleceğine de çağdışı bir ipotek koyma durumuna dönüşmüştür.

       Ulu Önder Atatürk’ün ‘En önemli ve verimli vazifelerimiz, Milli Eğitim işlerimizdir. Milli Eğitim işlerin de muhakkak zafere ulaşmamız gereklidir. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretle olur.’ İfadesini bir kez daha hatırlatmakta fayda var.

                                                          

                                                        24 Eylül 2014

Erol YEREBASMAZ

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde