03 Mayıs 2024

MADEN DAĞI

  • PDF

       Her olumsuz işte olduğu gibi Türkiye ölümlü maden kazalarında dünyada ilk sırada yer   alıyor. Yani birinciyiz! Kazaların gerekçeleri çok farklı olabilir ama bir gerçek var ki Uluslararası Çalışma Örgütü’nün  (ILO) madenlerde iş sağlığı ve işçi güvenliğine ilişkin sözleşmeleri ülkemiz tarafından onaylanmadı. Bunu onaylamamak iş sağlığı ve iş güvenliği denetimlerini doğru yapamamak, maden ocaklarını dünya şartlarına uydurmamak ve gerekli teknolojileri kullanmamak demektir. Bunu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’te itiraf ederek Ermenek’te olan kaza için “Benim gördüğüm bu madene ruhsat verilmemeliydi, ocağı kapatacağımız zaman işveren 50 kişiyi devreye sokuyor” diyerek madenlerin olumsuz şartlarda hatırlı kişilerin hatırı yüzünden açıldığını ifade ediyor. Etmesine ediyor ama hatırlı kişiler ve kapitalist sistemin acımasız üretim metotları yüzünden insanların can verdiğini, çocukların yetim kaldığını, nice ocakların sönmesinin gerekçesi olan iş sağlığı ve işçi güvenliği ile ilgili yasaların tarafından çıkarılması gerektiğini söyleyemiyor. Hatırlarsanız Mayıs 2014’deki Soma maden faciasına bile günler sonra gitmişti.

 

       En azından Ermenek’te sular içerisinde kalan madencinin annesinin “Oğlum yüzmede bilmezdi, suyun içinde ne yaptı acaba?” söylemi yetkililerin yüzüne bir tokat gibi patlamalı ve kara vicdanlarını da uyandırmalıdır. Sadece 2014 Mayıs ayından beri Soma’da 301 işçi toplu katliam gibi hayatını kaybetti, geçtiğimiz günlerde Ermenek’te 18 işçi yeraltında suyun içinde kaldı, Kilimli’de bir işçi madende iş kazasından ve Amasra’da 2 Çin’li işçi göçük altında kalarak can verdi.

 

       ILO sözleşmelerini onaylamayarak dünya standartlarında işletmecilik yapmayanlar, denetimleri siyasi baskı yüzünden doğru dürüst yapamayanlar sizlere soruyorum siz herhangi bir nesneye can verdiniz de, bunca canın yok olmasına karşın önlem almıyorsunuz. Yoksa ak vicdanlarınız kara, düsturunuz sadece para mı? Sizlerde bu suçlara ortaksınız, ortaksınız çünkü Soma’da 200 bin dolarlık kaçış odalarından 20 tane olması halinde bütün işçilerin kurtulabileceği söylendi. Şili’de 2010 yılında 33 madenci yerin 700 metre altına yerleştirilen kaçış odalarının sayesinde 69 gün sonra sağ olara kurtarıldı. Şili’de devletin kurduğu kaçış odalarını, ülkemizde kömür dağıttığınız vatandaşlarımızın mı kurmasını bekliyorsunuz?

 

       Bu konuda verilen meclis araştırmaları da gündeme alınmıyor. 2013 Ekim ayında CHP’li milletvekillerinin Soma’da ki madenlerle ilgili olarak bir araştırma komisyonu kurulması istemiyle ilgili verdikleri önerge ancak 29 Nisan 2014 tarihinde meclis gündemine gelebildi. Geldi de ne oldu? İktidar partisinin milletvekillerinin oylarıyla ret edildi ve on dört gün sonra, 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da ki feci maden katliamı yaşandı. Ülkeyi yönetenler artık popülist politika dışında faydalı işler yapmıyorlar. Yapsalardı “Ölüm madencinin kaderidir” demezler, asansör kazasında 10 işçinin öldüğü Torunlar inşaatın sahiplerine ölen işçilerin ailelerine kan parası verdikleri için övgüler dizmezlerdi.

 

      Yaptıkları iş; Maden ruhsatlarının nerdeyse tamamını yandaşlarına vermek, karşılığında çıkar sağlamak, işçileri de zorlayarak mitinglere götürmek, ses çıkartan acılı maden işçisi yakınlarını danışmanlarına tekmeletmek ve ölen madencilerin peşinden timsah gözyaşı dökmektir.

 

      Ne yazık ki maden dağı türküde ki gibi duman değil, maden dağı katliamdır, ölümdür. Nur içinde yatsın madencilerimiz.

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde