AH KEŞİFLER AHH...

                   İnsan ve canlı yaşayışını geliştiren, devam ettiren ve sürekli bir şekilde  teknolojik yenilikleri günlük hayatın kullanımına sunarak insan yaşamını kolaylaştıran,  dünyanın varoluşundan beri bilinen, herkesin faydalandığı gelişmeler icat, keşif ve buluşlardır.

                  Archimed’in  bir hamamda yıkanırken bulduğu iddia edilen suyun kaldırma kuvveti bilim ve tekniğe büyük katkılar sağlamıştır. Newton’un yerde  uzanırken kafasına düştüğü söylenen elmanın aslı, evrensel kütle çekimi ile mekaniğin temelidir.                    Pasteur  şarbon , tavuk kolerası ve kuduz gibi hastalıklar üzerinde çalışarak  kuduz aşısını bulmuştur.                

                   Henkel ilk deterjanı bulalı yüzyıllar geçti ama ne yazık ki biz gittikçe kirleniyoruz. Henkel yaşasaydı “Suya sabuna dokunmuyorlar, şu pislere bak” diye inanın bize çok kızardı. Ah Edison ahh, bulduğun ve dünyayı aydınlatsın diye insanlığın hizmetine sunduğun o ampul var ya işte o ampul,  bizim ülkemizi kapkaranlık yaparak ve insanları ötekileştirerek zifiri karanlığa doğru götürüyor. Einstein’e hiç değinmeyeceğim ne bulmuşsa bulmuş gücenecek ama varsın gücensin!

                    Sonuçta icat ve buluşları birileri yapmış ve gelecekte de yapacaklardır. Önemli olan bu kişilerin dili, dini, etnik kökeni vs değil , insanlığa hizmetleridir. Onları, artık biz saygın bir dünya vatandaşları olarak görüyoruz. Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanımızda tam      isabet makamına soyadıyla yakışan bilim adamından olmuş! ve  ”Dünyanın küre olduğunu Müslüman matematikçiler ve coğrafyacılar” ortaya çıkarmış teziyle birilerinin yanında ordinaryüs unvanı almaya hak kazanacağını  düşünerek bu söylemi gerçekleştirmiştir.. Kendi tabirleriyle  “Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor” !

                     Çoğu bilim adamı,  insanlara yararlı ve dünyanın yaşantısını değiştiren buluşlar yapmışlar ve halende yapıyorlar. Bizimkiler ise ;  kendi jandarma komutanlığımızı iç edip İçişleri Bakanlığına  bağlarken dünyaya jandarmalık yapan Amerika’yı bulmuş güya! Hey yavrum hey …Müslümanların Amerika’yı bulması Küba’nın başkenti  Havana tepesinde okunan ezan ile mi dünyaya duyuruldu acaba? Zira tarih kitapları ile araştırmacılar yer vermemiş de! Farz edelim; dünyayı ahtapot kollarıyla saran Amerika’yı  müslümanlar keşfetti, hiçte iyi etmedikleri dünyaya kötülük yaptıkları ortada. Biz niye kendi adamımız,  Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kendi geliştirdiği takma kanatlarıyla Galata Kulesinden İstanbul Boğazını da geçerek Üsküdar’a uçtuktan sonra dönemin padişahı tarafından “Böyle kimselerin bakaası caiz değildir” diyerek Cezayir’e sürüldüğünü ve konçertosunun  ise devlet sahnelerinde eserleri yasaklanan, her an cezaevine tıkmak için fırsat kolladığımız dünyaca ünlü piyanistimiz  Fazıl SAY tarafından 2012 yılında “Hezarfen Ney Konçertosu “adıyla yapıldığını  konuşmuyor ve dünyanın değer verdiği o insanlarımızı korumuyoruz?  Bu akılla biz buluş yerine, bulsak bulsak kaçak sarayda Vatikan’ın papasını buluruz. Hoş o da bu satırlar yazılırken gitmiştir zaten. Yani biz icat ve buluş yerine ancak papazı buluruz!

                        Bilim, teknik, fen, keşif ve icat  ciddi işlerdir. Bunlar bin odalı kaçak saray yapmaya  ya da önüne geleni azarlayarak, yolsuzlukların üstünü sayısal çoğunluğa dayanarak örtmeye  benzemez.  Bilim adamlarının en güzel huyu anlayışsızların karşılarında susmalarıdır.

                        Ne diyelim ”Akıl noksanlığı iki türlü olur.Biri delilikten, öbürü cahillikten”. Bu gidişle ikisinden de kurtulma şansımız yok ki.