30 Nisan 2024

AKLANMAK

  • PDF
     15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden yirmi gün geçti. Ülke olarak çok ağır bir olayın etkisinden kurtulup normalleşmemiz gerekir. Bu gibi durumlarda kırıp dökmeden, hukuk kurallarından ayrılmadan, toplumu ayrıştırmadan, temel hak ve özgürlükleri askıya almadan krizi yönetecek yöneticilere ve siyasetçilere ihtiyaç vardır. Yöneticiler sağduyulu davranıp, topluma güven aşılamalıdır. Darbecileri yargılarken de eteğimizdeki taşları döküp, senin benim işim demeden, düşünce ayrımı yapmadan ve siyasi nemalanma yoluna gitmeden temizlenmeliyiz. 
Bunun için;                                                                                                                                                     
     -Bilinen bütün yolsuzlukları göbek taşına yatıralım, gücümüz yettiğince keseleyelim,
     - Faili meçhul cinayetleri araştırıp, suçlularını adalete teslim edelim,
     -Yarın rejimi rahatsız edecek cemaatlerin faaliyetlerini kontrol altına alalım,
     - Özellikle istismar konusunda infial yaratan derneklerin faaliyetlerini sonlandıralım,
     -Çoğu kez kendini bir mezhebin temsilcisi gibi gören Diyanet İşleri Başkanlığını herkesin başkanlığı haline getirelim,
    -Hangi partiden olursa olsun yolsuzluğa bulaşmış yerel yönetimler için harekete geçelim,
    -Bayrak, Ordu ve  Cumhuriyetin kurucu unsurları gibi değerlere hakaret etmeyi bırakalım. 
    - İnsanlarımızın mezhep, düşünce, dil, din ve ırk ayrımına tabi tutulmadan T.C vatandaşı olduğunu unutmayalım.
    -Başta sınav hırsızları olmak üzere hırsızların hepsinden hesap soralım,
     Temizlikte milat 15 Temmuz olmamalıdır. Kirin çıkışı nerede sona erecekse keselenme oraya kadar devam etmelidir. Yoksa zamanında “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyen Arınç’ın hatalarına düşeriz. Bu gün anladık ki bırakın temizliği, bağırsakları hep kokutmuşlar. Adaleti cesaret ile birleştirerek temizliği yapalım. Yoksa ülkenin gelişip büyümesi için harcanacak enerjiden daha fazlası kısır çekişmeler için harcanacaktır. Büyümenin ve kalkınmanın önündeki en büyük engelde aymazlık ve belirsizliktir.
     “Hem laik hem Müslüman olunmaz ya Müslüman olacaksın ya laik” gibi söylemleri devlet yönetiminden uzak tutalım. Cumhurbaşkanı Topçu Kışlasını yapacağız deyince Kadir Topbaş’da papağan gibi tekrara sarıldı, “yapacağız” dedi. AKP’li Yalçın Akdoğan, “Bu noktada diğer cemaatlerin müsterih olmasında fayda var... bu hukuki sürecin muhatabı bu örgüt ve yandaşlarıdır.” İfadesiyle kirin zararlarını görmezden gelerek devlet içindeki cemaat yapılanmasından gerekli dersi almamıştır. Gerginlik yaratılırken normalleşmenin olmayacağını unutmayalım. 
      Bu yaşananlardan sonra artık dinin siyaset malzemesi yapılmaması ve kurumların kendi alanları içine çekilmesi gerekmektedir. Devlet yapılanması kişiler üzerine değil, demokrasinin kabul görmüş normları üzerine kurulmalıdır. 
     Yıllardır halka kapalı olan Taksim meydanı laiklik ve demokrasi diye haykırdı. Darbelerin hepsine karşıyız diye avazı çıktığınca bağırdı. Daha önceden demokrasi ve cumhuriyet mitinglerinin örselendiği düşünülürse, buna hükümetin verdiği katkı anlamlı sayılır. Aynı katkıyı gerçek bir temizlik içinde vermesini bekliyoruz.
    Var mısınız aklanmaya?
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde