24 Nisan 2024

15 TEMMUZ SONRASI YARGININ DURUMU

  • PDF
Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruyacak şey, yargı mensuplarının mesleklerine karşı duydukları saygı ve bu konudaki duruşları ve adlarına karar verdikleri milletin yargısına sahip çıkmasıdır. Yargı mensupları da ulusal egemenliğin bir parçasını kullanırlar. Milli iradeyi yargı da temsil etmektedirler. Milli iradenin sahibi millet, iradesini kuvvetler aracılığı ile kullanır. Bu kuvvetlerden biri de yargıdır. Bu sebeple yargıçlar “ Türk Milleti Adına “ karar verirler. Ünlü Alman Profesörün söylediği gibi “ yargıç hayatı pahasına hukuku savunmalıdır. Başına bir şey gelir diye korkan kişiye yargıç denemez. Ancak herkesten de bu kahramanlığı beklemek haksızlık olur.
Özetle bu değişikliklerin ardından başta milletin yargısı olan Türk Yargısı AKP tarafından 2010 Anayasa değişikleri ile cemaate teslim edilmiş, çıkan iktidar krizinde cemaat en son 15 temmuz darbe girişimi sonrasında tasfiye edilmiş ancak bu dönemden hiç ders almayan AKP iktidarı olağanüstü dönemde gerçekleştirilen 16 Nisan 2016 Anayasa değişiklikleri  ile kendi siyasal yargısını oluşturmuştur. Dolaysıyla siyasetteki söyleme uygun olarak gerçekte AKP vesayetinin kurulduğundan bahsedilebilir. 
Peki fiziksel olarak yargının durumu ne? Açıkçası yıllardır söylenen ama asla gerçekleştirilmeyen yargı reformları yargıyı iyice sorunlu hale getirmiştir. Yargı şu anda aşırı tecrübesiz bir durumdadır. Her ne kadar cemaatçi olarak meslekten atılmış olsalar da bu dönem yargının “ prensleri “ cemaat yargıçları idi. Özellikle 2002-2014 yılları arasında tüm uluslararası görevlere, eğitimlere, dil çalışmalarına liyakat gözetilmeksizin büyük çoğunlukla cemaat yargıç ve savcıları seçilip gönderilmişlerdir.
 
AKP Cemaat yargıçlarının yerine bu sefer kendine daha yakın kişileri mesleğe kabul etme yolunu seçmiştir. Yargıç ve savcı alım sınavlarında doğrudan AKP ilçe teşkilatlarında görev yapan avukatlar yargıçlık ve savcılık mesleğine kabul edilmişlerdir. Hakimler ve Savcılar kanunundaki  açık yasağa rağmen siyasi  partilere üye olan kişiler yargıç ve savcı yapılmış, yapılmaya devam etmektedir. Hatta mesleğe kabul edilen yargıç ve savcılar arasında halen AKP üyeliği devam edenlerin bulunduğu söylenmektedir. Anlaşılan mesleğe alım sınavlarında başarı barajı kaldırılmış, mülakat ile yandaş olanların kolayca yargıç ve savcı yapılmasının yolu açılmıştır. Gülen cemaatinden temiz-lese de bu sefer diğer cemaatlere yargıyı açmış başka bir liyakatsizliği yaratmıştır.
T.C Anayasa’nın 70. Maddesine göre, “ Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka ayırımı gözetilemez” Bu madde açıkça devlette liyakate yani yeterli  kişilerin göreve atanmasına işaret etmektedir. Oysa AKP tamamen partili bir devlet  yaratma çabasına girmiştir. Ancak ülkelerin tarihi devletlerin liyakate göre oluşturulmadığında yozlaştığını, çürüdüğünü bize göstermektedir. Devlet iş verirken, kimin yakını, kimin adamı, hangi aileden, soydan soptan diye bakmamalıdır. Kişinin iyi yapma becerisi, eğitimi diploması var mı diye sormalıdır?
 
Şurası asla unutulmamalıdır. Anayasanın 70. Maddesinde yer alan liyakat ilkesini fiilen ortadan kaldırması, yıllar boyunca sınav sorularının  çalışmasına engel olmaması, 15 temmuz kanlı darbe girişimini yaratmıştır. Bu gün ise yargıda Gülen cemaatine mensup olanların da bir şekilde bu tarikatlara sızarak halen varlıklarını sürdürdükleri konuşulmaktadır. Yargının bu şekilde Nurculardan alınıp Nakşibendilere teslim edilmesi devlette  gerçekte hiçbir şeyin değişmediğini bize göstermektedir. İngiltere’de ahali merak içinde kalıp papaza koşmuş “ Ey papaz efendi, kraldan daha önemli biri var mı ki ölünce beş kez kilisenin çanı çalınsın… “ papaz yanıt vermiş Kraldan daha önemli bir şey var! Adalet öldü
Türkiye’de can çekişen adaletin ölmemesi dileklerimle….! Kalın sağlıcakla
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde