Yüzyıldır emekleyerek yürütmeye çalıştığımız ama bir türlü ayağa kaldıramadığımız bir demokrasi mücadelemiz vardır bu ülkede.

 

 Tam 100 sene önce fakir bir ailenin yetim çocuğu inanmış bir adam, tek başına yola çıkarak bir hedef gösterdi Cumhuriyet ile yönetileceğiz diye, İlk günlerde en yakının da ki insanlar bile karşı çıktılar onun bu büyük hayaline. Yolu uzun ve zorluydu bunu biliyordu ama asla vazgeçmedi. İlk önce yanında ki arkadaşlarını ikna ederek başladı cumhuriyeti anlatmaya daha sonra Anadolu halkına.

 

Ama yıllar geçti Cumhuriyetin büyük bir fazilet olduğunu Anadolu halkına halen anlatamadığımız gerçeği maalesef ortaya çıktı.

 

Bugün olmuş, Mondros meraklıları, Sevr seviciler hala aramızdalar, farkındayız. Anayasamıza düşmanlık yapanlar, hilafet sevicileri halen aramızdalar. Elleri pırıl pırıl bir milleti Orta Doğu bataklığına sokmak isteyenler hala aramızdalar bunu görüyoruz.

 

Cehaletle mücadelede eden köy okullarını kapatıp içi boş üniversitelerle milli eğitimi çıkmaza sokanlar hala aramızdalar. Sağlıkta da devrimini gerçekleştirmiş doktor ve sağlıkçı sayısını en az üç kat arttıran Türkiye'yi yetişmiş doktorlarını yurtdışına neredeyse bando ile gönderen bir ülke haline getirenler hala aramızdalar biliyoruz.

 

Cumhuriyet kutlamaların da bile Dolmabahçe’ye selam vermeyip Vahdettin köşküne selam verenlerin halen aramızda olduğunun farkındayız.

 

Anıtkabir’de bir fikir adamının yattığını biliyoruz onun fikirlerinden faydalanmak yerine Anıtkabir’i siyasi bir şov alanına dönüştürmeye çalışanların halen aramızda dolaştığını görüyoruz.

 

‘’Arkadaşlar yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’’ sözü 28 Ekim’de söylenmiştir. 28 Ekim’in en az 29 Ekim kadar önemli bir gün olduğunu unutanlara hatırlatmak isterim. Takvimlerde başka bir gün yokmuş gibi Cumhuriyet bayramından bir gün önce yani 28 Ekimde Filistin’i bahane ederek yapılan büyük İstanbul miting kabul edilemez bir eylemdi.

 

Bütün bunlara rağmen emekleyerek bu günlere gelen Cumhuriyetimiz 100 yaşında. Kimsesizlerin kimsesi, kadınlarımız için umut olmaya ve gençlerimiz için yarınlar olmaya devam edecektir.

Biliyoruz ve inanıyoruz.

 

FATSA'DA GEÇEN HAFTA

Fatsa halkının yıllardır vermiş olduğu bir çevre yolu mücadelesi vardır. Nedendir bilinmez ama yıllarca yol yapmakla övünen iktidar, Fatsa halkının bu haklı talebini sürekli görmezden geliyor. Hatalı yapılan sahil yolu yıllardır can almaya devam ederken, çocuklarımız ölüyor, vatandaşlarımız sakat kalıyor ama yolu yapması gereken iktidar sahipleri sessizliğini korumaya devam ediyor.

 

Hesap sorması gereken vatandaş da iktidar gibi sessiz kalınca bedelini yine vatandaşın kendisi ödüyor. Demokrasilerin patronu vatandaştır, hesap sormalıdır yapamayanı göndermeli yerine

 

daha iddialı başka birini getirmelidir.

Ama maalesef durum bizde öyle işlemiyor.

 

Daha önce defalarca yazdım, Ünye çevre yolu 2013 de hizmete açıldı ve 10 yıldır hizmet veriyor, Fatsa çevre yolu daha proje aşamasında bile değil, bugün başlanılsa yapımı en az 10 yıl sürer. İktidarın eksik çalışmasından dolayı sahil yolunda gençlerimiz, çocuklarımız ve Analarımız ölüyor veya sakat kalıyor. Yol yaptık diye övünen iktidarın Fatsa'ya yapamadığı çevre yolundan dolayı aileler darmadağın oluyor.

 

Geçen hafta devletin yapmadığı yolda evladını kaybeden acılı bir aile migros kavşağında bir eylem yaptı, eyleme az sayıda vatandaşımız destek vererek yol kısa süreli de olsa trafiğe kapatıldı.

 

Fatsa halkı iktidarın her seçim öncesi söz verdiği ama bir türlü yapmadığı çevre yoluna karşı çok duyarsız, hesap sormayı dahi bilmiyor. Halk hem duyarsız olmuş hem de kötü komşu. Acılı ailelerin yanında durmayı onlara destek olmayı bile beceremiyor. Kusura bakmayın ama o aileleri anlamak ve o ailelerin yanında olmak için illa bizimde mi canımızın yanması gerekiyor.

 

Fatsa için yapılan bütün gösteriler de eyleme katılanların tamamına yakını aynı insanlardan oluşmaktadır.

Yapılan her gösteri siyasi bir görüş için değil toplumun huzuru içindir, içinde iyi yaşam talebi vardır. 

Altın madeni için yapılan gösterilerde de aynı insanlar vardı, çevre yolu talebi için yapılan gösterilerde de. Neden siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları bu haklı taleplere destek vermez bilinmiyor.

 

Vatandaş öyle bir sindirilmiş ki herkes bana dokunmayan yılan bin yaşasın modun da, Halk bu ruh halinden çıkmadığı sürece yapılan bütün eylemler amacına asla ulaşamayacaktır.

Biliyorsunuz örgütsüz ve dağınık halk, sürekli ezilmeye ve sömürülmeye mahkumdur.