Ev sahibi kiracı ilişkileri gelin kaynana ilişkilerine benzer, ikisi de birbirlerinin açığını bulmaya çalışır ve bulduğu andan itibaren kaynana ise lafı, ev sahibi ise zammı yapıştırır. İkisinin de birbirlerine karşı acıması yoktur.

 

Son dönemlerde Cumhurbaşkanı sanki uzaydan gelmiş ve hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi davranıyor.

 

Mesela, emekliye verilen 5.000 TL ikramiyeyi ihtiyacı olmadığı için evinde yatan emekliye verdikten sonra, ihtiyacı olduğu için çalışmak zorunda kalan emekliye verilmediğinde çalışan emekliler çok alınganlık göstermişti. Cumhurbaşkanı önce kamuoyunu bir yokladı ve baktı ki tepki var, sonra bir süre daha bekleyip muhalefet tarafına geçip, olmaz öyle şey o ikramiye bütün emeklilere verilmeli kimse haksızlık yapmasın dedi.

 

Aslında her şeyi kendisi planlamıştır, ama işler kötüye gidince, gelini ile kavga ettikten sonra oğlunun karşısında haklı gözükmek için masum görünmeye çalışan kaynanalara benzemiyor mu?

 

Dolayısıyla cumhurbaşkanının bu konuşmasından sonra kamuoyu şaşkın.

 

Ekonominin sorumlusu benim ben diyen adamın yönettiği ülkede, son 2 yıldır piyasalar darmadağın, enflasyon %100 lerin üzerine çıkmış, dolar ve Euro’yu 2 liradan 30 TL bandını görmüş, mazot ve benzini 5 TL’den 40 TL ye dayandırılmış bir ekonomik buhran ile karşı karşıyayız. Ama ekonominin sorumlusu benim diyen adam hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam ederken bir taraftan da yaşanılan bu ekonomik krizin sorumlusu kendisi değilmiş gibi suç ortağı arıyor.

 

Mesela,

 

Önce patates üreticilerine kızdı, üretici şaşkın. Sonra marketlere kızdı market sahibi şaşkın, sonra ev sahiplerine kızdı neden bu kadar zam yapıyorsunuz diye dolayısıyla ev sahipleri de şaşkın.

 

Tamam da bu işin sorumlusu kim? Kanarya sevenler derneği mi?

 

Biliyorsunuz bu ülke seçimler ülkesi, her 2 yılda bir ya referandum yapılır, ya genel seçim yapılır ya da yerel seçimler. Farkında mısınız her seçimde biraz daha bölünüyoruz ve birlik olma direncimizi kaybediyoruz. Yarın bir savaş çıksa neden ben gidiyormuşum onlar gitsin diyecek milyonlarca insan oluştu bu ülkede. Ne birliğimiz kaldı ne dirliğimiz.

 

Mart ayında sanki demokrasi varmış ve yönetenleri biz seçiyormuşuz gibi yine sandığa gidiyoruz. Yeni yılın ilk günlerinde meydanlar hareketlenir, terör suçlamaları başlar, iftira kampanyaları, montajlar ve EYY diye bağırmalar ile birlikte olmayan huzurumuz daha da kaçar.

Bu saydıklarım yıllardan beri hiç değişmeyen bir seçim kampanyasıdır.

Eski seçim kampanyalarını özleyen ne kadar insan kaldı bilmiyorum. Bir moderatör eşliğinde toplanan siyasi parti liderleri ülke çıkarları için yapacaklarını halkın gözü önünde tartışır ve halkın oyunu almaya çalışırdı.

 

Günümüzün idarecileri ise tam bir komedi, ya sorumluluklarının bilincinde değiller, ya da başarısız olduklarını gördükleri için hedef saptırıyorlar. Ev sahibine neden bu kadar zam yapıyorsun sende vicdan var mı? Diye suçlamak sizce bu ülke şartların da doğru mudur?

 

Mutfakta yemeğin altını yaksa suçu gelinine atan kaynanalar gibi.

 

Eğer bu suçlama doğru ise o zaman bizde sıralayalım.

 

Eyy idareciler son 2 yılda mazotu 7 liradan 40 liraya çıkarmak doğrumu?

 

Eyy ülkeyi yönetenler son 2 yılda doları 5 liradan 30 liraya çıkarmak nasıl bir planlama?

 

Eyy hükümet, eskiden kamuoyunu yönlendirmek için simit hesabı yapardın, bugün sizin yaptığınız gibi sadece simit hesabından gidersek, simidi 1 liradan 10 liraya çıkarmak nasıl bir ekonomi yönetimidir?

 

4 kişilik bir aile günde sadece 4 simit ve 4 çay içse bir günde 12 simit ve 12 çay yapar. Bu hesaba göre sadece simit yiyerek ayda 7.200 TL para harcıyorlar.

 

Soruyorum sana kaynanam, gerçekten sende hiç vicdan var mı?