03 Mayıs 2024
POŞET PARASI VE ORDU SİYASETİ
- Çarşamba, 09 Ocak 2019
Bir haftadır ülke gündeminde poşet tartışması yapılıyor. Sosyal medyada poşetle ilgili onlarca geyik muhabbetleri var.
Kimi vatandaşlarımız marketlerin poşet ücretlerine itirazda bulunuyor, kimileri hiç oralı olmuyor.
Oysa yapılan uygulama doğru bir uygulama.
Ülkemiz genelinde çok hovardaca ve bilinçsizce bir poşet tüketimi yapılmakta. Poşet tüketimi aynı zamanda hem insan sağlığına hem de çevre kirliliğine ciddi zararlar veriyor. Poşet bir plastik ürünü. Kimyasal maddelerden üretilen bir mamül. Kanserojen içeren bir madde.
Bunun önüne geçilmesi gerekiyordu. Ve ilgili bakanlığın aldığı kararla poşet tüketiminin düşürülmesi düşüncesiyle uygulamaya yeni kriterler getirildi.
Bilhassa marketlerde poşetler artık ücretli oldu.
Marketlerde alınan 0.25 kuruşluk ücrete büyük tepkiler oluşuyor. Yurdum insanı 0,25 kuruşa acayip ayar oldu. Mükemmel bir tepki gösteriyor. Marketlerde kavga ediyor. “Poşete de para mı alınırmış” diye.
0,25 kuruşa ayar olan yurdum insanı elektrik, doğal gaz, temel gıda maddeleri ve bilumum zam oranlarına aynı sertlikte tepki vermiyor. Kamudaki harcamalara (yerli-yersiz) tepki göstermiyor. Özel tüketim vergilerine (ÖTV) tepki göstermiyor. Elektrikteki “diğer ödemeler”e tepki göstermiyor. Köprü ve otoyol geçiş zamlarına tepki göstermiyor. Akaryakıt zamlarına tepki göstermiyor. Varsa yoksa 0,25 kuruş. Kafaya takmış poşet parasını.
Bende bir yerel market müşterisi olarak alınan bu ücrete yurdum insanının aksine tepki göstermiyorum. Ücretin alınmasından yanayım. Bu uygulama gelişmiş Avrupa ülkelerinde 20 yıl önce başlamış. Bunu biliyorum ve yaşadım. Dolayısıyla alınan ücreti destekliyorum.
Niye destekliyorum?
Çünkü poşetin hammaddesi dışarıdan alınıyor. İthal ediliyor. Milli bir üretim değil. Milyon dolarlarımız dışarıya gidiyor. Bu bir zarar. Aynı zamanda kanserojen bir ürün. Toplum sağlığına zarar. Doğada bile yüz yılda yok oluyor. O kadar tehlikeli bir mamul. O halde daha az tüketmemizin çeşitli önlemleri alınmalı. Geç kalmış bir uygulama.
0,25 kuruşu görüyorsun ve tepki gösteriyorsun, büyük soygunları ve büyük götürenleri göz ardı ediyorsun… Be ey yurdum insanı sen ne tuhaf bir varlıksın.
ORDU SİYASETİ VE
İ. NAİM ŞAHİN
İ. Naim Şahin ismi Ordu’ya yabancı değil. Uzun süredir ismi siyaset dışı kalmıştı. Ancak yerel seçim süreci İ. Naim Şahin ismini yeniden gündeme getirdi. Muhtemelen “Millet İttifakı”nın Ordu Büyükşehir Belediye başkan adayı olabilir. Görüşmelerin tamamlandığı yönünde bilgiler dolaşıyor. Hatta CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun yaptığı açıklamalarda Şahin’in aday olabileceğine dair imalarda bulunuyor. Geçmişte yaptığı hizmetleri övüyor.
Henüz resmi bir açıklama yok. Bugün yarın, belki de bu yazı yayınlandığı gün bir açıklama gelebilir.
İ. Naim Şahin isminin aday olabileceğini kulis bilgilerimize bağlıyoruz. Kendisi de olmayacağına dair beyanda bulunmuyor. “Ordu sevdamız devam ediyor” diyor. Bu beyanından da anlaşılacağı üzere siyasete kapıları kapatmış değil. Aksine açık bırakıyor.
İ. Naim Şahin ismi AK Partinin de dengelerini bozabilir. İki eski AK Partili bakan Ordu’da karşı karşıya gelir. Çekişmeli bir seçim yaşanır.
CHP seçmeni İ. Naim Şahin’i kabul edebilir mi bilemem. Ancak bildiğim bir tavır var, siyasi hayatı boyunca CHP politikalarını ve CHP’yi ağır eleştirilerle hedef almış bir İ. Naim Şahin nasıl CHP adayı olacak. 40 yıl hedef aldığın ve ağır eleştiriler yaptığın siyaset gereği yalan ve iftira düzeyinde küfürler ettiğin bir partinin adayı olmak ne kadar ahlakidir? Siyaset bu kadar yozlaşmamalı. Bunu seçmen sandıkta belirleyecek. Gerçi CHP’den mi yoksa İyi Parti’den mi aday olacağı belli olmamasına rağmen sol cenahtan tepkiler olacaktır. Bu tepkileri somut olarak görüyoruz. AK Partinin kaybetmesi adına sosyal demokrat seçmen bu kadar zorlanmamalı. Aslında İ. Naim Şahin’in aday olacağı parti MHP olmalı. MHP’den olması durumunda AK Parti seçmeninden ciddi oy geçişleri olabilir.
Tekrar söylüyorum; İ. Naim Şahin hangi partiden aday olursa Ordu’da seçim çekişmeli geçer.