SAVUNMA VE GÜVENLİK

Ülkemizin savunma sanayisindeki gelişmeleri gururla izliyoruz.

Gelişen teknolojiye uygun sistemlerin hayata geçmesi ziyadesiyle halkımızı da gururlandırıyordur, kuşkusuz.

Son olarak insansız savaş uçağı “KIZILELMA”nın havalanması göğsümüzü kabarttı.

Yerli ve milli bir yapıt.

Deneme testlerinden başarıyla geçti.

Hedeflediği noktalara tam isabet atışlar yaptı.

İHA, SİHA ve uzun menzilli füzeler de savunma sistemlerimizdeki gelişmelerin başarılı birer örnekleri.

Rusya-Ukrayna savaşlarında da test edildiler.

Terörle mücadelede hedeflerine tam isabet odaklandı. Hedeflerini yok etmekte üstün başarıları var.

Bir ülke için içerden ve dışarıdan kaynaklı negatif etkiler için güvenlik ve savunma tabii ki önemli.

Sayın cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan savunma sanayideki gelişmelere ciddi önem veriyor. Yatırımcılara devlet desteği veriyor, teşviklerin önünü açıyor.

Her ne kadar ekonomide geniş kitleler negatif gelişmeler yaşasa da, hayat pahalılığı yaşasa da, enflasyon yüksek olsa da savunma sanayinde epeyce yol alıyoruz. Güvenlikçi politikaları önceliyoruz.

Ülkemiz kritik bir bölgede.

Dolayısıyla bu kritik alanda güvenliğinizi sağlamak savunma sistemlerinizin gelişmesine de bağlı.

Türkiye’miz bu alanda ciddi yol kat etmekte.

Özel sektör ve kamu işbirliği yatırımlarında savunmaya yapılan yatırımlar göz dolduruyor. Bu yatırımların gelişerek devam etmesi de tek arzumuz. Çünkü kritik önemde bulunan ülke coğrafyamızda güçlü olursanız ayakta kalabilirsiniz. Devletimizi yönetenler de bunun önemini ziyadesiyle biliyorlardır.

Biliyoruz ki dört tarafımız art niyetlilerle dolu. Türkiye’ye iyi gözle bakmayanlarla dolu. Tüm komşularımız düşman pususundalar. Hiç birisi dostça yaklaşmıyorlar.

Dolayısıyla ülkemizin savunma ve güvenlik alanında güçlü olması kaçınılmazdır.

Baksanıza burnumuzun dibinde olan Yunanistan neler çeviriyor. Amerika’nın desteği ile savaş sistemlerine yatırım yapıyor. Topraklarını Amerika’nın silahlanmasına açıyor.

Tabii ki; ülkemizin savunması ve güvenliği için yatırımlar yapılacaktır.

Hem de en güçlüsünden...

*             *             *

NEDEN POZİTİF UMUTLARIMIZ OLMASIN

2022 yılını bitirdik.

Önümüzde uzun bir 2023 yılı var.

Umarım 2023’de güzel günler görürüz.

Zamsız, alım gücü yüksek, enflasyonu düşük, geçim sıkıntısı çekmeyen, geleceğine güvenle bakan bir toplum oluruz.

Bizim halkımız bu olumsuzlukların hiç birisine layık değil çünkü.

Niye her daim ezilsin, çile çeksin, güvensiz yaşasın, yoksullaşsın.

Neden pozitif umutları olmasın.

Örneğin; demokrasisi gelişmiş, hukukuna güvenilen, yargısı bağımsız, üreten, kalkınan, hayat pahalılığından dolayı alım gücü düşmeyen, ifade ve inanç özgürlüğü olan, insan hakları alanını geliştiren bir ülkede yaşayan bireyler olmayalım.

İnanın; sokakta gödüğümüz insanların tamamı bir panik içinde.

Hiç yüzü gülen bir bireye rastlıyor musunuz?

Asık suratlı, panik hali yaşayan, sürekli koşuşturan, kulağında bir telefon sürekli bağırıp-çağıran insan topluluklarıyla yaşıyoruz, değil mi?

Bunun düzelmesi lazım.

Oysa; daha mutlu ve gülen yüzlü toplumda yaşamamız gerekmiyor mu?

Umutla bekliyoruz.

2023’ü bu ideallerle bekliyoruz.                                     

Yeni yılımız sevinçlerle gelsin...

*             *             *

CEBE GİRMEDEN ERİYOR

Asgari ücrete yüzde 54,66 zam geldi.

Net’i 8,500 lira oldu.

Anlaşılır bir zam oranı.

Makuldür.

Bir nebze nefes aldırır.

Aman Allah’ım o’da ne...

Piyasalar o kadar fırsatçı ki; zamlı maaşlar daha alınmadan (Şubat başında alınacak) bütün piyasalar zam yağmuruna tutuldu.

İğneden-ipliğe ne varsa artıyor.

Bu olumsuzluğun durması gerekir.

Nasıl bir önlem alınacaksa alınması gerekiyor.

Bu nedir ya.

Hep mi çile çekecek bizim insanımız.

Yüzü hiç mi gülmeyecek?

2023 yılı gülen yüzlü insanların çoğaldığı bir yıl olsun, inşallah...