Hastane inşaatı ihaleye çıkıyor

Fatsa’ya yapılacak olan büyük bir hizmetin ihalesi 30 Ekim 2013 günü gerçekleşecek.

Bu hizmet Devlet Hastanesi inşaatının ihaleye çıkacak olması.

Her geçen gün ihtiyacı daha fazla hissedilen yeni hastane binası için geri sayım başlamış durumda.

300 yataklı olarak tasarlanacak inşaatın ihale aşamasına gelmesi Fatsa ve çevresinde büyük bir eksikliği giderecek. Çünkü Fatsa gibi merkezi bir ilçede modern bir hastane binası yapılması hiç kuşkusuz kaçınılmaz olmuştur. Bu ihtiyacın giderilememesi durumunda siyasi kişiliklerin bu hesabı verebileceklerini öngöremezdik.

Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Doktor Sayın Davut Erişmiş ve ona destek olan siyasi kişilikler bu hizmetin genel mimarları olacaklar.

Devlet Hastanesinin mevcut alanına yapılacak olan hastane projesi yetkililerin beyanlarına göre inanılmaz farklılıklar sunacak.

Poliklinik hizmetleri başta olmak üzere yatan hasta bölümleri ve diğer sosyal alanlar kullanıcılara çok modern ve elverişli bir kullanım arz edecek.

Fatsa ve çevresinin hak ettiği hastane hizmeti ihaleye çıkmasıyla bile büyük sevinç yaratıyor.

Gözümüz aydın…

Yavuz abiden çok şey öğrendik

Fatsa’da gazetecilik mesleğinin duayenlerinden birisi de Yavuz Akar’dı.

Hatta o Basın Yayın Yüksek Okulu mezunu olarak akademik kariyer bile yapan bir gazeteciydi.

Yavuz abi meslekte muhalefet yapmayı daha çok ön planda tutuyordu. Onun gazetecilik anlayışı sürekli eleştirmekten geçiyordu.

Yavuz abi hayatını kaybetti.

O kıymetli bir abimiz, büyüğümüz, kendisinden çok şey öğrendiğimiz duayenimizdi.

Uzun yıllar Yeni Haber’de “Bir Dakika” isimli köşeden Fatsa’ya hitap etti. Adaş olmamız nedeniyle yazılarına olumlu veya olumsuz tepkilerin şahsıma geldiğine de tanık olmuşumdur. Biz Yavuz Akar’dan mesleki birçok bilgi aldık ve bu bilgiler ışığında tecrübe kazandık.

Dün onu son yolculuğuna uğurladık…

Ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Mekanı cennet olsun….

Finalde Kaybettik

2020 olimpiyatlarının İstanbul’da yapılması oylamasını kaybetmemiz tabii ki Türk toplumunu hiç şüphe yok ki samimi olarak üzmüştür. Hiçbir Türk vatandaşının bu durumdan sevinç duyacağını aklımıza bile getiremeyiz.

Spor Bakanımız meseleye iç politika penceresinden bakarak, beyanlarında bir tek “kına yaksınlar” demediği kalmıştır.

Bakana göre kimler “kına yakmalıdır”?

Tabii ki muhalefet partileri ve onun yandaşları.

Sayın bakan bu tavrıyla oylamanın kaybedilmesini muhalefet partilerine yıkmaya çalışmakta. Bu kadar ileri, cepheleştirici, ötekileştirici beyanlara hiç gerek yok açıkçası. Şimdi bu oylamada kaybedilişi muhalefete yıkarsan, gerekçelerini de ortaya koyman gerekir. Kaldı ki; bu milli bir oluşumdur. Tüm bireyleri iliklerine kadar ilgilendirir ve duygulandırır.

“Kaybettik muhalefet suçlu, kazansaydık hükümet mi başarılı olacaktı?”

Hükümetimizin Spor Bakanı meseleye eğer bu pencereden bakıyorsa büyük bir yanılgı içine düşmüş demektir. Milli bir meseleyi siyasi malzeme yapmaya yelteniyor demektir. Her başarıyı veya başarısızlığı siyasal zemine oturtmaya çalışıyor demektir.

Oylamada finale gelindiğinde Madrid’e oy verenlerin nasıl Tokyo’ya döndüklerini görmüyor muyuz?

Madrid kaybetti, Tokyo kazansın yaklaşımı olmadı mı?

Türkiye’ye komşu olan Ortadoğu bölgesindeki iç savaşların kararda hiç etkisi yok mu?

Olimpiyatlar bir anlamda barışı sembolize ediyor. Türkiye’nin etrafındaki savaşın bu kararlara yansıması olmadı mı?

Savaş yandaşlarının yanında yer alarak tavır sergileyenlerin ülkesini, barışı sembolize eden bir oluşumun içine alırlar mı?

Gerçi yapılışına 7 yıl süre olan bir olimpiyatın nerede yapılacağı oylamasını bu günden niye yaparlar bunu da anlamış olamayız.

İspanya ekonomik kriz yaşıyor dışarı, Türkiye yangın yeri, savaş alanı kapsamında dışarı, Japonya en rahatı içeri… Muhtemelen bakış açısı böyle.

Finalde kaybettik. Umutlar bir başka bahara…