2014’ün en önemli yatırımı

2014 yılının şu an itibariyle en somut yatırımı ‘yeni devlet hastanesi’ inşaatının yapımına başlanacak olmasıdır.

İhalesi TOKİ tarafından yapıldı, ihaleye girenlerin dosyaları değerlendirildi ve bu değerlendirme sonunda ilgili şirkete iş teslim edilmek üzere süreç başladı.

İşin bedeli 65 milyon lira. (65 Trilyon) Fatsa’ya ‘tek başına’ yapılacak ve en büyük parasal karşılığı olan bir yatırım. 25 ayda bitirilip teslim edilecek.

Yapılacak olan hastanenin içeriğindeki kriterleri az da olsa bilmekteyiz. Şu anki hastanenin üst bölümünden başlayıp daha yukarıya doğru bir alana inşaat oturtulacak, mevcut hastanenin olduğu arazi ise yeşil alan olarak kullanılacak. Bu yatırım hizmete başladığında Fatsa’nın sağlık sektöründeki gelişmişlik vizyonuna ciddi katkılar getirecektir. Zaten merkezi konumu itibariyle ilimizin en büyük hareketli nüfusuna sahip olan Fatsa, yeni yatırımlarla yine bölgesinin parlayan yıldızı olacak.

Bütün gelişmişlik etkenleri süreçlere bağlıdır. Bilhassa göç alan, günden güne büyüyen buna paralel olarak her yeni nüfus, her yeni doğum yeni ihtiyaçları da beraberinde getirmekte. Bu ihtiyaçların karşılanmasında geri kalınıyorsa, bilmeliyiz ki yöneticilerimiz günümüz koşulları karşısında hizmet üretemiyorlardır. Dolayısıyla üretken olamayan yöneticiler o koltuklarında oturmamalıdırlar.

Devlet Hastanemizin yeniden yapılanması ihtiyacını gören yöneticiler taa 2 yıl öncesinden planlamaları başlatarak, ihalenin yapılıp işe başlanması sürecini günümüze kadar başarıyla ulaştırmışlardır. Yani devlette de bir işin planlaması, etüdü, projesi, belli kademelerden süzülerek geçip gelmesi için zaman gerekiyor. Bu süreçleri maksimum seviyede takip eden yöneticiler başarılı sayılmalıdır. Hastanemizin Başhekimi Sayın Davut Erişmiş bu işin en başından beri siyasilerinde desteğini alarak takip etmesi yeni hastane binasının yapımına vesile olacaktır. Desteği olan ve yöneticilik görevleri gereği yapması gereken işleri başarıyla takip edenleri tebrik ediyoruz…

Hafta sonuna kalmaz, açıklanabilir

Aslında günümüz koşulları daha ziyade siyaset konuşmamız gereken günler olmalıyken, AK Partinin ilçe adaylarını halen belirlememiş olması da kamuoyunda bıkkınlık yaratmıyor sayılmaz. Neyin beklendiğini merak edenler haklı olarak eleştirirken, AK Partinin yeni gelişmeler karşısında yeni tavırlar mı alacağı sorularını akla getiriyor. Veya 17 Aralık sonrası kamuda ve kendi içinde ciddi bir siyasi temizlik yapmaya yeltenen ve bunu halen sürdüren AK Parti, aday yapacaklarında da aynı hassasiyeti göstereceğini açıkça ortaya koyuyor. Uzun süren aday belirlemeleri “değişim mi olacak” sorularını da akla getiriyor. Bu yazının çıktığı gün belki aday açıklanmış olabilir.

Yerel seçimler ağırlıklı olarak adayların şahsına münhasır tercihlerin de yer verildiği seçimler olurken güncel siyasi gelişmeler karşısında da tavırlar sergilendiğinin düşünülmesi göz ardı edilmemeli. Seçmen 30 Mart yerel seçimlerini salt yerel yöneticilerin seçileceği bir seçim olarak görmeyecek, 17 Aralık operasyonunun daha çok derinleştiğinde tercihlerin de değişebileceği sonuçlarını doğuracaktır. 17 Aralık operasyonunu bir kumpas olarak görmeyen AK Parti içinde de duyarlı insanlar vardır. Bu duyarlılık sandığa yansıyacak. Dolayısıyla ilçe adaylarının halen belirlenememiş olması, AK Partinin değişimden yana olacağı ve tercihlerini değişimden yana kullanacağı yorumlarını kendi içinde tartıştırıyor.

AK Parti bu seçimlerde yeni yüzlere, yeni tercihlere yer vereceğinin sinyalini veriyor. Bu olgu AK Parti kurmayları tarafından da açıkça yansıtılıyor. Gerçi Başbakanın yurt dışı gezileri bu gecikmenin bir başka sebebi olabilir. Hafta sonuna kalmaz, açıklanabilir.

Ulvi Süvarioğlu ve CHP politikaları

Bilmeliyiz ki; bilgi, birikim, etkileşim, iletişim, profesyonellik, açıklık ve şeffaflık, yalansız, kandırmacasız, dürüst, doğru konuşan, doğru işler yapmış ve yapmaya talip olan politikacılara ihtiyaç duyuyoruz.

Türk siyaseti bu kriterlere uyan politikacıları politik zeminde tutabiliyor mu?

Veya mesleklerinde uzmanlaşmış kişiliklere görev veriyor mu?

4 yılda bir önüne sandık gelen Türk seçmeni yukarıdaki kriterlere uygun tercihler yapabiliyor mu?

İşte seçim sandığı yeniden önümüze geliyor.

Rutinin dışında bir gelişme vaat edecek aday var mı?

Fatsa’yı “marka kentler” kervanına katacak vizyona sahip yerel politikacılar var mı?

Çok zor olmayan, büyük paralar gerektirmeyen aynı zamanda olmazsa olmaz diyebileceğimiz ancak gözardı edilen bazı işleri büyük projeler diye yerden göğe çıkarmayacak yöneticiler seçebilecek miyiz?

*             *             *

Seçim dolayısıyla çoğu zaman siyasilerle sohbet etme imkanı buluyoruz.

Pazartesi günü CHP adayı Sayın Ulvi Süvarioğlu ile sohbet ettik.

Ulvi bey, sıradışı bir politik vizyon ortaya koyuyor. Belki de CHP’nin politik anlayışına uymayan bir yol izliyor. CHP’nin sürekli hale getirdiği Cumhuriyet, laiklik, Atatürkçülük gibi kavramların dışında konuşuyor. Üretim, yatırım, kaynakların doğru kullanımı, turizm diyor. Fatsa’yı özelde Karadeniz, genelde Türkiye gündemine oturtmak için kafa yoruyor.

“Vaat eden değil, icraat yapmak için geliyorum” diyor.

Öz güven, cesaret, bilgi, uzmanlık, ufuk...

Bildiğimiz politik anlayışın tersi bir profil...

Fatsa siyasetine yeni bir bakış açısı...

Alışılmış, klişeleşmiş seçim kampanyaları dışına çıkan bir yaklaşım...

Seçim meydanlarına kavga değil sevgi gelecek...

Bilmeliyiz ki; bu pozitif siyasi çalışmalar Fatsa’ya kazandıracak.

Ulvi Süvarioğlu ve ortaya koyacağı siyasi çalışma her yönüyle çıta yükseltecek...