04 Mayıs 2024

30 Martta milli irade sessizliğini bozacak

  • PDF

Görülüyor ki; 17 Aralık sonrası siyaset dilinde son derece sert bir üslup kullanılıyor.

Başbakan başta olmak üzere muhalefet partilerinin liderleri aralıksız olarak sert üslup kullanmayı adeta bir gelenek haline getirmiş durumdalar. Oysa siyaset dili sertlikten yana değil, daha yapıcı ve daha olumlu, demokratik temayül ekseninde yol almalıdır.

Ne yazık ki, tüm liderlerden her gün küfür noktasına varabilen beyanlar izliyoruz.

Bilhassa Salı günleri yapılan parti grup toplantılarındaki konuşmalar “Türkiye Büyük Millet Meclisi Meydan Muharebesine” dönüşüyor. Ağızların bağı çözülüyor, siyaset kendi kendini yerden yere vuran bir hal alıyor.

Siyaset, toplumun ateşini düşürmesi gereken bir işlevin de sorumlusu durumundadır. Kavga, kutuplaşma, ayrışma gibi kavramlar siyaset kurumunun sığınacağı limanlar olmamalıdır. Tam aksine barışı, kardeşliği, kucaklaşmayı yerleştirmek için çaba göstermelidir. Tabii ki siyasette rekabet olacaktır, olmalıdır. Ancak bu rekabet daha iyi hizmet edecek plan ve projelere dayandırılmalıdır. Ağızların bağı çözülürcesine bir üslup kullanılmamalıdır. Zaten toplumumuz bu tür zıtlaşmaları her daim reddetmiş, hep iyi niyetli, hoşgörülü, adaletli ve dürüst olan siyasetçilerin yanında yer almışlardır. Ne zaman ki siyasette zıtlıklar ve kavgalar başladığında toplum bu kavga ortamlarını hızla terk etmiştir.

Yine; 17 Aralık sonrasında yaşanan belirsizlikler piyasaların ateşini yükseltmiş ve dar gelirlilin sofralarına da ateş düşürmüştür. Doların yükselmesi her şeyi alt üst ederken bu olumsuzluk en fazla dar gelirli küçük esnafı ve daha alt grup kesimleri yaralamıştır. Bu gün bütün gıda ve temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan fiyat artışları, sofralara kadar yansımaktadır. Elektrik, tüp gaz, sebze, meyve, bakliyat gibi temel gıda maddelerindeki fiyat artışları vatandaşın cebine yansıdığında feryat, figan başgösterecektir.

İktidar partisinin bu saatten sonra yapacağı en önemli iş, bu artışlar karşısında ciddi önlemler alarak pahalılığın önüne geçecek politikalar üretmektir. Kavgaları bırakıp hem piyasaların hem de toplumun ateşini düşürecek önlemler almalıdır. Sürekli kavga politikaları her kesime zarar vermektedir. Bugün izlenen kavga ve kaos politikası sürdürülebilir bir siyasi çözüm getirmeyecektir.

Ne acıdır ki; yaşadığımız siyasi ortam vaatlerinin dışına çıkmış ve hesap veremeyen bir iktidar fotoğrafı ortaya koymuştur. Bu olumsuz durumdan faydalanmak isteyen bir muhalefetin de ellerini ovuşturduğu göz ardı edilemez. Aslında iktidarın yıpranmasından değil, daha iyi hizmet edebilme projeleriyle halkın karşısına çıkabilen bir muhalefet fotoğrafı ortaya koyabilseler. İktidarın yıpranmasından dolayı oy devşirmeye çalışan muhalefet de politika üretememezlikten muzdarip. Türk halkı bunun da farkında.

Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal, hukuk devletidir. Kuvvetler ayrılığı kavramları ve daha bir çok demokratik eksen çerçevesinde yönetilmektedir. Açık ve şeffaf bir politika izlenmektedir. Bu kural ve kavramlar dışına çıkıldığında yönetim şeklinin isminin değişmesi söz konusu olur. İktidar partisi de bu kavramları daha açık ve şeffaf hale getireceği vaatlariyle iktidar olmuştur. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin çalışma alanlarını daha çok özgürleştirmek vaadiyle destek almıştır. Aksine tavırlar iktidara her şeyi kaybettirebilir. Bilhassa iktidar partisi yaşanılan kavga ortamından bir an önce geri çekilmelidir.

Türk toplumu siyasette her zaman sakin liman aramış ve oraya sığınmıştır.

30 Mart bu sınavın birinci ayağıdır. Çünkü 30 Martta milli irade sessizliğini bozacak ve konuşacaktır.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde