03 Mayıs 2024

Açlık, yoksulluk, facialar

  • PDF

Bölgemizde ciddi bir ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya kalınacağını şimdiden algılamak mümkündür. Çünkü bölgede çoğunluğun geçim kaynağı olan fındığın geçen hafta yağan kar neticesinde tamamen yandığı bilimsel araştırmalar sonunda belgelenmiş oldu. Hatta fındık ağaçlarının dallarının bile 2-3 yıl ürün veremeyeceği tespitleri yapıldı. O halde bu yıl fındık bahçelerine girilmeyeceğini söylersek yanılmış olmayız.

Bu durum, bölge için dünyanın sonu anlamına mı gelir. Aslında tabii ki dünyanın sonu değildir. Nihayetinde çözüm üretilecektir.

Fındığın kar yağması sonucu yanmasından dolayı, “doğrudan gelir desteği” adı altında yapılan desteğin miktarı yükseltilebilir.

Fındık üreten illerin tamamında “tarımsal doğal afet” kapsamı gündeme getirilebilir.

Veya Karadeniz Bölgesinde yaşayan fındık üreticilerininm tamamı zarar tespit çalışmaları sonucu en az 3 yıl devlet tarafından fonlanabilir. Çünkü doğrudan gelir desteği alan var, alamayan var. Alamayanların da tespitleri yapılıp adil bir dağılımla olası desteklerden faydalandırılmaları sağlanmalıdır.

Kısaca fındık üreticisinin zarar tespitleri yapılıp, karşılığında kesinlikle devlet desteği verilmelidir.

Çünkü fındığın olmadığı bölgede açlık tavan yapar, yoksulluk diz boyu olur, olası facialar baş gösterir.

Devletimizin büyüklerine duyurulur...

Siyasi makamlar gelip, geçer

Siyaseten kazanılan makamların zamanı geldiğinde değişebileceğini demokratik kurallar ortaya koymuştur.

Yerel seçimler için 5 yılda bir, genel seçimler için 4 yılda bir seçmenin önüne gelen seçim sandığı yöneticilerin belirlenmesinde en etkili unsur olmakta.

30 Martta yapılan yerel seçimlerde de özgürce tercihlerimizi yaptık ve gelecek 5 yılda görev yapacak olan yöneticilerimizi seçtik.

Fatsa seçmeni 10 yıldır başkanlık yapan Hüseyin Anlayan’ı yeniden tercih etti. Artık Anlayan için seçimler bitmiş, gelecek 5 yılın planlamaları için çalışmalar başlatılmış olacaktır.

Biliyoruz ki; seçim öncesi “Hep birlikte Ordu’yuz” sloganı bilhassa iktidar partisi politikacıları tarafından çok dillendirildi.

Bu sloganın iki tanımı var bence.

Birincisi, ilimiz büyükşehir olduğu için bu slogan geliştirildi.

İkincisi de AK Parti politikacıları tarafından siyasi içerik mesajı veren bir söylem haline dönüştü.

Bu siyasi içerik içinde şu algının oluşması hedeflendi.

“Hep birlikte Ordu’yuz” bizi ayırmayın. Yani 20 belediyenin 20’sini birbirinden ayırmayın. Büyükşehir başta olmak üzere ilçe belediyelerini de iktidardan ayırmayın.

Bu politika tuttu. Çünkü kamuoyunda, ‘ildeki tüm belediyeler iktidardan olsun’ algısı önemli bir ağırlık noktası oluşturdu.

Başbakanımızın iki kez ilimize gelmesinin de genel ağırlığı ile AK Parti “20’de 20” hedefini tutturmuş oldu. Dolayısıyla AK Partinin “Hep birlikte Ordu’yuz” sloganı siyasal karşılığını bu sonuçla bulmuş oldu.

30 Mart 2014 tarihi, büyükşehir belediyesi için bir başlangıç olacak. Umarım hedeflenen ve vaat edilen hizmetler hayata geçer. İktidar imkanlarının üstüne uzman kadrolar işbaşına getirilir ve ilimizin bekleyen sorunları çözüme kavuşur.

Kurulu düzenine zarar gelsin ister mi?

Seçimler bitti ancak analizler bitmedi.

Hepimiz çeşitli bakış açılarıyla çeşitli yorumlar yaptık.

Bu tartışmaların tek ortak noktası, desteğin yegane sebebi başbakana olan sevgi ve güvene dayalı.

Seçmen, başbakanımızı seviyor. Çünkü başbakanımızın güven verdiğini düşünüyor. Karizmatik buluyor. Liderlik vasıflarına güveniyor. Etkileyici konuşmalarına inanıyor. Mücadeleci tavrına hayran kalıyor. Olumsuz durumları bile olumluymuş gibi anlatmasına mest oluyor. Her seçim öncesi mağdur edilmiş taktikleriyle politika üretmesini çok başarılı buluyor. Bundandır ki; tek başına yüzde 45 oy alıyor.

Muhalefeti ise başbakanımız karşısında zayıf ve yetersiz görüyor. Bu algıdan ötürü muhalefete güven duymuyor.

İktidara olan desteğin bir başka boyutunu da yapılan sosyal yardımlara bağlamalıyız.

Şöyle ki; 2008 – 2013 yıllarında yapılan sosyal yardımlarda müthiş bir yükselişin olduğu gerçeğini hatırlatmak isterim. 2008 yılında 2 katrilyon (eski parayla) olan yardım tutarı, 2009’da 4 katrilyon, 2010’da 6 katrilyon, 2011’ de 8 katrilyon, 2012’de 10 katrilyon, 2013 yılında ise 12 katrilyon olmuştur. Bu tablo karşısında muhalefetin tutunması mümkün mü? Tabii ki sayın başbakanımız yapılan sosyal yardımlardan da ciddi manada destek kazanıyor. Dolayısıyla bu destek sandıkta yüzde 45 olarak açığa çıkıyor.

Sayın başbakanımızın başarısındaki etkenlerden birisini de sosyal yardımlar oluşturuyor diyebiliriz.

Bundan faydalanan kesimler değişiklik ister mi?

Kendine göre kurulu düzenine zarar gelsin ister mi?

Alpaslan Küçükali’nin Açıklaması

Geçen hafta partilerin 30 Martta aldığı oylarla 2009 seçimlerinde aldıkları oyları kıyaslamaya çalışmıştım.

2009 yerel seçimlerinde CHP İl Genel Meclis Üyesi adayı olan ve haklı olarak açıklama yapma gereği duyan Alpaslan Küçükali, 2009 seçimleri il genel meclis oylarını yazmadığım uyarısında bulunarak bu seçimlerde 7 bin 94 oy alındığını ve bu sayının göz ardı edilmemesi gerektiğini beyan etti.

Dolayısıyla 30 Mart seçimlerinde alınan oyların 2009 seçimleri il genel meclis oylarıyla kıyaslanması gerektiğinin altını çizdi. “O halde oyların 3 kat arttığı iddia edilemez” dedi. “Çünkü 2009’da Fatsa genelinde CHP adına 7 bin 94 oy sandığa girmiş, 30 Mart seçimlerinde de 10 bin oy sandığa girmiştir.” açıklamasında bulundu.

Alpaslan Küçükali’nin bu açıklamasını buradan duyururken, 30 Martta CHP’nin belediye meclis oylarının 12 binin üzerinde olduğunu da duyurayım istiyorum. Bilgilerinize...

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde