Belediyelerin borcu ilk değil, son da olmayacaktır

Hiç bir yurttaş yaşadığı ilçenin kurumları borçlarından dolayı zayıf düşsün istemez.

Bilhassa belediyeler bu kurumların başında gelir.

Aksine daha güçlü, daha kurumsal, daha geniş imkanlar sunabilen, daha gerçekçi hizmetler ve yatırımlar gerçekleştirebilen, sosyo ekonomik açılımlar yapabilen, sosyal belediyecilik anlayışında üretimler yapabilen, çalışanları başta olmak üzere tüm yurttaşların yasal isteklerine cevap verebilen kurumsal yapı oluşsun ister.

Hatta bu hedeflere ulaşmış olmayı bir ayrıcalık değil olması gereken yapılanmalar olarak algılamalıyız.

30 Mart yerel seçim sonrası belediye kurumlarında şok sarsıntılar yaşanıyor.

Bir çok belediyenin borç batağı içine düştüğünü gözlemleniyor.

Belediyeler için bu durum ilk değil. Son da olmayacak.

Ancak, bizim geleneklerimizde ve kültürümüzde “ayağını yoganına göre uzat” diye bir deyim vardır. Bu hem kişiler hem de kurumlar için geçerlilik arzeder.

Ayak yorgandan çıktığında üşüme başlar, bu üşüme tedavisi zor hastalıklara yol açar. Bu bakımdan hesaplı olmakta her zaman yarar vardır anlayışıyla hareket etmek gerektiğini unutmamamız gerekir.

Belediyemizin düştüğü darboğazdan çıkışı tabii ki mümkün olur. Bu çıkış kısa vedede mi, uzun vadede mi olur bunu zaman gösterir.

Esas hayal kırıklığı yaratan olgu büyükşehir yapılanmasından kaynaklanmıştır.

Büyükşehir olmakla birlikte ilçelerin gelirleri en az yüzde 50 gerilemiştir. Bu olumsuzluğu önceden göremeyen ilçe belediyeleri, büyükşehir yapılanmasını canla başla desteklemişlerdir. Oysa durumun bu denli kötü olacağını hissedebilselerdi, sanırım bu çalışmaya destek vermezlerdi.

Çünkü ilçe belediyelerinde büyük oranda gelir getiren kaynakların tümü büyük şehir belediyesine devredilmiştir. Dolayısıyla ilçe belediyelerinin borç darboğazı kolay kolay azalacağa benzemiyor.

Fatsa Belediyesinin borç sarmalı tabii ki bu borcu yapanlar tarafından çözüme kavuşturulacaktır. Sayın başkanın da bu borçların hafifletilmesiyle ilgili çeşitli çalışmalarının olduğunu yakından takip ediyoruz.

Muhalefetin dediği gibi, “... Bu borcu yaparken bize sormadıkları gibi, öderken de bize sormamalılar. Siyasi sorumluluk seçilmiş yönetimindir...”

Bu borç, başta kurumda çalışan personel olmak üzere tüm Fatsalılar’ın moral değerlerini bozmaktadır şüphesiz. Umarım kısa sürede olumlu yönde çözüm bulunur.

Lütfen denize girmeyin

 

Deniz mevsimi başlar başlamaz ölümlü boğulma vakalarını yaşamaya başladık.

Aslında Karadenizde yüzmek haddinden fazla zor. Çünkü azgın dalgalar hiç beklenmedik bir anda sizi alabora edebiliyor.

Aman dikkat...

Pazar günü iki genç kız kardeş boğulma tehlikesi atlattılar, kardeşlerin birinin beyin ölümü gerçekleştiği iddia edilirken, birisi de yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.

Diğer haftalarda yine aynı mevkilerde denize giren Gizem de aynı kaderi paylaşıp, hastanede tedavi görmekte. Genç kardeşlerimize Allah’tan sağlık diliyorum.

Buradan bir çağrı yapıyorum; tehlikeli olabilecek zamanlarda lütfen denize girmeyin. Çok üzersiniz bizi... Biliyorum yüzme biliyorsunuz, ancak Karadeniz’in dalgaları ve tehlikeli zamanları ne kadar yüzme bilsek de bizi panikletiyor... Genç yaşta yetişkin insanlarımızı kaybetmek istemiyoruz... Çok rica ediyorum, dikkatli olalım. İnanın biz orta yaş grubu ağabeylerinizi derinden yaralıyorsunuz.

Baksanıza, daha dün iki kız kardeş alabora oldular. O canların aileleri ne haldedir. Aman, aman, aman dikkat...