Demokrasinin gücü

Demokrasilerde siyasetin en etkin unsur olduğu aşikardır. Yönetim katında irade kullananlar siyaseten sorumluluk almış  olanlardır. Ülkemizde 7 Haziran seçimlerinden sonra her ne kadar yeni bir siyasi yapı ortaya çıkmış olsa da, yeni bir hükümet kurulana kadar mevcut hükümetin başında bulunanlar yetki ve sorumluluk sahipleridir.

Ülkemizin güneyinde yaşanan ve içimizi yakan terör faaliyetleri ve ona karşı sürdürülen mücadelede kararlılığını ortaya koyan hükümet, dünya kamuoyu önünde haklılığını ve bu mücadeleden geri adım atılmayacağını net bir şekilde ortaya koymuştur.

Başbakanımız Ahmet Davutoğlu mücadeleden geri adım atılmayacağını dünya kamuoyuna açık bir dille ilan etmektedir. Bu haklı mücadelenin demokratik ve hukuk kuralları çerçevesinde yürütüleceğinin altını çizmektedir. Bu kararlılık batı dünyası başta olmak üzere bütün dünya kamuoyunca kabul edilmektedir. Türkiye’nin mücadeledeki haklılığı karşısında tek bir çatlak ses çıkmamaktadır. Bu gelişme siyasetimizin dinamikleri açısından önemlidir.

İç politikaya dönük hiç kimse diyemez ki; Türkiye’de bir seçim yapıldı, tek başına bir hükümet çıkmadı ve bu boşluktan faydalanarak bir kaos ortamı yaratalım... Bu hayal içinde olabileceklerin nasıl hayal kırıklığına uğradıklarını hep birlikte görüyoruz. Türk demokrasisi hiç bir kaos ortamına yol açmayacak dinamikte olduğunu hem ekonomik, hem stratejik hem de politik açılardan ortaya koymaktadır. Ülkemiz doğru hedefe doğru politikalarla yeken açmaya devam etmektedir. Hatta bu yaptıklarını uluslararası tüm kural ve kaideleri uygulayarak yapmaktadır.

Komşu devletlerdeki bütün bu iç savaşların nedeni “batı dünyasının” Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e yeni bir koridor açma hayalleri ile bağdaşmaktadır. Irak’ın kuzey petrollerini olası bu koridor sayesinde Türkiye’yi devre dışı bırakarak sıcak denizlere indirme projesidir. Irak’ın kuzeyini dizayn edenler sıranın Suriye’ye geldiğini yaşanan iç savaşla açıkça ortaya koymaktadırlar. Türkiye buna ne kadar direnebilirse, süreci o kadar uzatacaktır. Ancak nihai sonuç uzun vadede hedeflendiği gibi gerçekleşecektir.  Çünkü emperyalistlerin tek hedefi enerjiyi kolay yollardan elde etmektir.

Türkiye demokrasisi ne kadar güçlü, ne kadar dinamik olursa ekonomisi ve hukuku da o kadar güçlü ve dinamik olacaktır. Bu güç bölgesindeki dengelerin oluşmasında da caydırıcı olmaya muktedir olacaktır.

Demokrasinin gücü esas alınmalıdır... Uluslararası dengeler bakımından da demokrasi ve buna bağlı olarak hukuk kuralları tek ölçüttür.