Büyükşehir hayaline kapıldık

İlimizin büyükşehir olabilmesi için yeniden ciddi çalışmalar başlatıldı. Başta İstanbul olmak üzere yurdun dört bir yanında yaşayan Ordulu hemşerilerimize çağrılar yapılıyor. “Birinci adresiniz doğduğunuz il, ikinci adresiniz yaşadığınız il olsun” deniliyor. Bu durumda yasal hiç bir engel yok deniliyor. 2012 yılda 714 bin olan il nüfusu şu an 746 bin civarında. 750 bin nüfus olduğunda büyükşehir olacağız.

Geçen Cumartesi günü İstanbul’da ‘5. Ordulular Sevgi Şöleni’ düzenlendi. Amaç büyükşehir olabilmek için İstanbul’daki Ordulular’ı bir şölen havasında bilgilendirmek ve bütünleştirmekti. Şöleni Kanal 52 televizyonundan izledim. İşin magazin boyutuna girmeyelim. Verilmek istenen mesaj Ordu’nun büyükşehir olabilmesi için destek olunması. İstanbul bu desteğin nüfus açısından en önemli ayağı. Çünkü bir Ordu nüfusu kadar İstanbul’a göç eden Ordulu hemşerimiz İstanbu’da yaşıyor. Haliyle büyükşehir olmak için İstanbul’da yaşayan Ordulular’dan destek istemek en akıllı çağrı olsa gerek. Zaten bu yöndeki çalışmaların İstanbul merkezli olduğunu da görmekteyiz. İstanbul etkinlikleri olumlu sonuç verirse nüfusun artacağı kesindir.

Geçen yıl yapılan çalışmalar ile ilgili görüşlerimizi yine bu köşeden aktarmıştık. Göç unsurunun nedenlerini analiz etmeye çalışmıştık. Geçim sıkıntısından kaynaklı bir göç yaşandığını dile getirmiştik. Yine aynı düşüncedeyiz. Çünkü geri dönüş için önemli bir değişiklik yok.

Ne olmalı ki geriye göç başlasın?

Hangi üretim alanları, hangi sanayi, hangi tarım, hangi sosyal yaşam şartları, hangi ticari boyut, hangi istihdam yaratıcı yatırımlar, bu yatırımların çoğalması adına hangi teşvikler, sayamadığımız daha birçok etki… Oluşturulabildi mi?

Aslında bu çalışmalarda özüne öz siyasi bir anlayış yatıyor.

Ordu büyükşehir olacak, AK Partinin tüzüğü gereği üç dönem sonunda dinlenmeye alınanların içinden birisi Ordu’ya büyükşehir belediye başkan adayı yapılacak. Kaldı ki kamuoyundaki ve siyasi çevrelerdeki yaygın kanı da böyle.

Bu konuda İl Özel İdare Genel Sekreteri Selami Aydın Ünye Kent Gazetesine verdiği röportajda bir siyasetçiymiş gibi büyükşehir belediye başkanlığı için kimin aday olmayacağını açıkladı. Çok açık bir dille eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in ve kendisinin aday olmayacağını beyan etti.

Selami Aydın Ordu İl Özel İdare Genel Sekreteri değil de sanki AK Parti Ordu İl Sekreteri gibi konuşmuş. Hatta hiç üzerine elzem olmayan bir durumda başkaları adına bile siyasi beyanlarda bulunmuş. Selami beyin bu beyanı “Acaba Ordu’da AK Parti adına siyasi kararları kendisi mi veriyor” sorusunu gündeme getiriyor. O halde Selami Bey kimin aday olup olmayacağının kararını verecek yetkiye sahip görünüyor. Daha açıkçası büyükşehir olma çalışmalarının arkasında “büyükşehir olacak Ordu’ya” kimin başkan olacağı yarışması başlamış.

Tabii ki kalkınmışlık çıtası her geçen gün yükselen bir il olalım isteriz. Buna karşılık nüfus artışı ve geriye dönük göç şartları kalkınmışlık altyapısı temelinde oluşsun isteriz. Kaldı ki geri dönüşü cazip hale getirmek ancak böyle sağlanmalıdır. Ana hedef kalkınmışlık çıtasının yükseltilmesi ise diyecek hiç birşey olamaz. Fakat arka planda siyasi gelecek hesabı için bütün bu çalışmalar yapılıyorsa onu da siyasi partiler düşünmeliler.

2007 yılında çıkarılan 5084 sayılı bir yasayla SSK pirim indirimlerinin 31 Aralık2013 tarihinde sona ermesinin ardından bir yığın işveren ve bağlı oldukları odalar çeşitli girişimlerde bulunurken hiç bir iktidar milletvekilinin oralı olmaması da düşündürücüdür. Tabii ki çalışmalar ve gelişmeler tek kanallı olmayacak. Büyükşehir çalışmaları yapılırken ilimizde uygulanan teşviklerin de devamının sağlanması için uğraş verilmelidir.

Ha gayret... Büyükşehir hayaline kapıldık... Tünelin ucu göründü...