Terörün bitmesi için, kamuoyu desteği vardır

İstisnasız, terörün bitmesini her vatandaşımız istiyor olmalı. Çünkü terörle mücadeleye harcanan hem zamana yazık hem paraya yazık hem de kaybedilen canlara yazık. Kim ister ki; 20 yaşında askere gönderdiği çocuğunun şehit olmasını. Kim ister ki 15 yaşında çocuğunun dağa çıkmasını. Bu ülke 30 yıldır tam da bu bağlamda canlarını ve zamanlarını heba ediyor.

30 yıllık mücadele sona mı eriyor?

İhtimaldir ki yapılan çalışmalar terörün bitirilmesi adına olan uğraşlar. Hem de büyük bir siyasi risk alarak. Eğer bu süreç başarılı olmazsa AK Parti’nin depremi demek. Başbakan kelleyi kılıcın altına koymuş demek. Bu büyük risklere rağmen Başbakan bu yola çıkmışsa tek dileğimiz çözümün gelmesi, barışın tesis edilmesidir. 30 yıldır kaybedilenler geri gelmeyecek, ancak önümüzdeki 30 yılda da aynı olumsuzluğu yaşamayalım.

Hiç şüphesiz ki toplumun tüm kesimleri bir umutla terörün bitişini bekliyor. Buna şüphe yok. Umarım hükümet bu çalışmalarda başarılı olur ve terörün bitmesini sağlar. Bu çalışmalara büyük bir kamuoyu desteği olduğunu da belirtmek gerekir. Kimle konuşsak terörün bitirilmesinden yana destek olmakta, bu mücadelenin bir an önce barışa dönüşmesinden yana tavır koymakta. Tabii ki karşı taviz verilmeme ve kapalı kapılar ardında başka pazarlıklar yapılmama şartıyla. Zaten süreç açık ve şeffaf yapılmayacak mıydı?

21 Mart 2013 tarihi önemli.

Diyarbakır’da resmi rakamlara göre 250 bin, BDP rakamlarına göre 1 milyon kişi Nevruz kutladı. Geçmiş hiçbir zamanda bu denli bir kalabalık görülmedi. Bu kalabalık ürkütmedi sayılmaz. Bu miting olası bir büyük Kürdistan kurulması adına milat olabilir. Bir başlangıç provası olabilir. Birinci ayağın geçilmesi olabilir. Hatta aynı günlere denk gelen İsrail’in özür dilemesi bir tesadüf olmayabilir. Yine aynı günlere denk gelen Obama’nın İsrail ziyareti bir tesadüf olmayabilir. Bu gibi komplo teorilerini ve olasılıkları da düşünmek gerek.

Tam tersine bölgede yeni dış politikalarla hem stratejik, hem de ekonomik kazanımlar sağlayabiliriz. Bölgenin lideri olmayı sağlayabiliriz. Enerjinin yönetiminde söz sahibi olabiliriz. İran hariç Ortadoğu’nun lider ülkesi olabiliriz.

O halde hükümetin üstlendiği bu büyük riskler ülkemiz adına olumlu sonuç verir umarım…