27 Nisan 2024

zeki-sarihan

YA NASIL OLMALIYDI?

  • PDF

Devlet güçleri ile PKK arasında savaş, birkaç yıllık çatışmasızlık döneminden sonra yeniden başladı. Çatışmalar sürerse bunun ucunun nereye varacağı henüz belli değil. Binlerce insan ölebilir, sakat kalabilir, milyarlarca liralık servet tahrip olabilir. Hepsinden daha önemlisi Türklerle Kürtler arasındaki gerilimi, tedavi edilmesi güç bir aşamaya sıçratılabilir

.

Taraflar bu savaşın ilk başlatıcısı olmayı kabul etmiyor. İktidar ve bu konuda onunla birlik olan diğer partiler, PKK’yı, söz verdiği halde silahları bırakmamakla, Güneydoğu’da özerk bir yapı kurmakla, PKK çevreleri ise hükümeti çözüm sürecini askıya almakla ve kendilerini oyalamakla suçluyorlar.

 

Bu nesnel fotoğrafı çektikten sonra, savaşın olmaması için ne yapılması gerektiğini dilimiz döndüğü kadar anlatmaya çalışalım:

Türkiye’nin Kürt sorunu diye çözüm bekleyen bir sorunu var. Devlet uzun yıllar böyle bir sorunu yok saydı ama Kürtler Türklerden farklı bir millet olduklarında, dolayısıyla bazı kimlik haklarına sahip olmaları gerektiğinde ısrar etti ve bunların tanınması için Kürtlerden bazı silahlı gruplar dağa çıktı. 1984’te başlayan bu süreç, her iki taraf, özellikle Kürtler için büyük kayıplara mal oldu

.

Sonunda askerî ve siyasi çevreler, bu sorunun silahla çözüme ulaşamayacağını düşünmeye başladılar ve Kürt kimliğini tanımaya yönelik bazı adımlar attılar. Kürtçe yasağının kaldırılması, Kürt enstitülerinin kurulması, Kürtçe televizyon ve seçmeli ders olarak Kürtçe dersleri bu adımlardan bazılarıdır.

 

AKP iktidarı 2002’de iktidara geldikten bir süre sonra konuya biraz daha esastan yaklaşarak ülkeyi yönetirken ayaklarına dolaşan bu sorunu bertaraf etmek istedi, bunun için PKK lideri Abdullah Öcalan’la temasa geçti. Sonu gelmeyen müzakerelerde AKP Hükümeti, işin içinden bazı merkezî yetkilerin yerele devredilmesi karşılığında parlamenter sistemden Başkanlık sistemine geçilmesinin pazarlığını yaptı.

 

SAVAŞ NEDEN YENİDEN BAŞLADI?

 

Silahların susmasından herkes memnun oldu ama müzakereler tıkandı. Bunun nedeni Kürt sorununun çözümünün AKP’ye oy getirmeyeceğinin anlaşılmış olmasıdır. Bir Kürt taban üzerinde kurulan ve Türklerden bir kısmının da desteklediği, son genel seçimlerde yüzde 13 oy alarak parlamentoya 80 milletvekili sokan HDP’nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Erdoğan’a “Seni başkan yaptırmayacağız!” diye seslenmesi, seçimlerden çıkan sonucun da bunu göstermesi iplerin tamamen kopmasına neden oldu. Savaşın yeniden başlaması, şu günlerde birçok yorumcunun da yazıp söylediği gibi Erdoğan’ın iktidar hırsıyla ilgilidir.

 

Türkiye’nin başında demokrat bir iktidar bulunsaydı yapacağı şey, Kürt sorununun çözümünü parlamento içinde uzlaşmayla çözmek olurdu. Fakat hükümet bu konuda parlamento iradesini devreye sokmadı, çözümden muradının ne olduğunu da milletten sakladı. Konuşmalarından anlaşıldığına göre Erdoğan, Türkler için olsun, Kürkler için olsun millet anlayışına uzaktır. Böyle bir siyasi eğitim almamıştır. Onun Endonezya’da da itiraf ettiği gibi tek bir derdi vardır: İslam, İslam, İslam! Bu İslam yorumunun nasıl bir şey olduğunu da onun çeşitli açıklamalarından biliyoruz

.

Dolayısıyla Kürt sorununu AKP gibi bir iktidarın çözmesini beklemek hayaldir. Türkler için demokrat olamayan bir iktidarın Kürtler için de demokrasi getirmesi beklenemez.

 

Türkiye halkının demokrasi anlayışının da yeterince geliştiğini söylemek mümkün değil. Bu halkın çoğunluğu, hâlâ “Kendine Müslüman” ve mezheplerdeki insanları ötekileştirmeye yatkın büyük bir kitle var. Tayyip Erdoğan’ın emrindeki hükümet, şimdi yeni bir savaşa başlarken halktaki bu duyguları kullanıyor.  Bu duygular, Irak ve Suriye’deki mezhep savaşlarının bir başka çeşididir.

 

1980 ve 90’larda denenmiş silah zoruyla sorununun çözülemeyeceği, kaç insan ölürse ölsün gene görülecektir.  O zaman bu kadar kanın akmasına neden olanlar geriye bakıp “Biz bu haltı neden yedik?” diyeceklerdir

.

Sorunu çözecek olan Türk ve Kürt halklarının kendi rızalarıyla, demokrasi ve birlik içinde yaşama iradelerinin gerçekleşmesidir. Çok uluslu Osmanlı devletinin çözülüş tarihi, almasını bilenler için bu konuda zengin deneyimlerle doludur

.

Öyle bir kardeşlik köprüsü kurulmalıdır ki Kürtler bu ülkeden kovulsalar da gitmesin! “Varın ayrı bir devlet kurun” dense de bunu reddetsinler. Bunu gerçekleştirmek mümkündür… (Ayvalık, 13 Ağustos 2015)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde