28 Nisan 2024

zeki-sarihan

GEL TEZKERE, GEL TEZKERE…

  • PDF

Tezkere’nin en yaygın kullanılan anlamı, askerlerin terhis edildiklerine ilişkin izin kâğıdıdır.  Bir asker için en sevinçli gün, tezkere aldığı gündür. Tezkerenin bir de yurt dışına asker göndermek için Meclis’in verdiği izin anlamı var. Her ikisi de günümüz açısından önemli.

Son olarak Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde 16 askerin PKK ile çatışmada kaybedilmesi üzerine “400 milletvekili verseydiniz, bu olmazdı” sözünü “derin anlamı üzerinde durulmaya değerse de millet bunun anlamını kavramakta ve şöyle düşünmektedir: “Evet, bunlar, istenen 400 milletvekilinin verilmemesi nedeniyle olmuştur.”  

Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre askerlik, belli bir yaşa gelmiş her erkek için zorunlu görülüyorsa da gerçekte herkes askerlik yapmaz. Parası olan yasanın gösterdiği miktarda para verip bundan kurtulur, kimi hakkı olmadığı halde sakat raporu alır, askerlikten yırtar. Bunlara gücü yetmeyenler ise etkili yerlerden adamını bulur, daha az zahmetli ve riskli birliklerde askerliğini tamamlar.

Bazı ülkelerin yasalarında askerlik zorunlu değildir. Bunu maaşlı elemanlar yapar. Kim ne derse desin, 20 yaşında bir gencin, ailesinden, evinden ocağından ayrılarak askere gitmek istediğini düşünemeyiz. Bunun bir tek istisnası, vatanın düşman işgaline uğraması halinde vatanseverlik duygularının yoğun olduğu durumlarda gönüllü olarak askere yazılanlardır ki bu bile ordu kurulması için yeterli değildir.

Kurtuluş Savaşı, Türk milletinin tarihinde yaşadığı en haklı savaştır. Doğrudan doğruya bir vatan savunmasıdır.  Bu savaşta bile, savunma ordularını kurmak, Almanya hesabına girilen Birinci Dünya Savaşı’nın halkta ve askerde yarattığı isteksizlik nedeniyle kolay olmamıştır. Birinci Dünya Savaşı’na katılmış bir yedek subay olan İbrahim Sorguç’un Kurtuluş Savaşı anılarına “Bu Defa Niçin Harp Edeceğimi Biliyorum” adını koyması, bu iki savaşın nasıl algılandığına mükemmel bir örnektir. (İstanbul, 2010, Türkiye İş Bankası Yayınları, 306 sayfa)

Halkın savaşın bir zorunluluk olmadığı ve savaşın bazı kişilerin keyfi için çıkarıldığına inandığı zamanlarda askerlik can sıkıcı bir görevdir. Erler, bu durumda terhis gününün gelmesi için gün sayarlar. Türküde dile getirildiği gibi “Gel tezkere, gel tezkere bitsin bu hasret” derler.

Bir dış düşman tarafından saldırıya uğramadıkça savaşın bir cinayet olduğunu unutmamak gerekir. Tarih, gerek emperyalist ülkelerin dünyayı yeniden paylaşmak amacıyla, gerekse din ve mezhep dar görüşlülüğü nedeniyle girişilen böyle birçok cinayet kaydediyor. Hatta savaşların çoğunun cinayet eseri olduğunu söyleyebiliriz. Bunların en kötüsü, bir emperyalist ülkenin gösterdiği hedefler için kendi ülkesinin insanını savaş alanlarına sürmektir. Türkiye, böyle bir utancı Kore Savaşı’na katılarak yaşadı. ABD’nin isteği ile Türkiye’nin Irak’a müdahale için Meclis’e sunulan tezkere de bunun bir benzeri idi. Bereket versin, o zamanki Meclis çoğunluğu sağduyulu davranarak hükümetin getirdiği bu tezkereye onay vermemişti. ABD’nin bundan ötürü Türkiye’ye ne kadar gücendiğini ama gene de Türk hükümetlerinden umudunu kesmediğini biliyoruz.

TEZKERE NE İŞ GÖRECEK?

Geçen yıl AKP çoğunluğu tarafından Suriye’ye askeri bir müdahale için Meclis’ten çıkarılan tezkere geçtiğimiz günlerde yenilendi. Hükümet bu kez de Irak ve Suriye’de PKK yapılanmasını ve IŞİD’i gerekçe gösterdi.  Hükümet, sınır dışında ordu tarafından denetlenen bir “güvenli bölge” oluşturmak istiyor. ABD’ye “Sen IŞİD’le ben de PDY ile savaşayım” diyerek İncirlik üssünü de ABD savaş uçaklarına açtı.

Parti yönetiminin kararıyla CHP milletvekillerinin büyük çoğunluğunun kerhen de olsa tezkereye parmak kaldırması, bu parti için ayıp olmuştur.

Ne kadar tehlikeli bir rejim olursa olsun, Türkiye, IŞİD üzerine askeri bir harekât yapamaz. IŞİD sonuçta Irak ve Suriye’nin bir iç sorunudur. Türkiye’nin bu kanlı rejime karşı yapacağı şey, kendi sınırlarını güven altına almak, IŞİD’in insan ve silah kaynaklarını Türkiye’den ve Türkiye üzerinden sağlamasını önlemektir. Ortadoğu petrollerinde gözü olan Amerika’nın hatırı için Türkiye ordusunun Arap topraklarına girmesi ve oradaki kavgaya karışması Türkiye’nin başına büyük belalar açabilir.

Kürt sorunu ise Türkiye için dış değil bir iç sorundur. PKK militanları, güney sınırlarımızdan girip çıkıyorlarsa da insan kaynakları Türkiye’dir. Türkiye’nin bu sorunu yurt dışına asker sevk ederek çözümleyemeyeceği yıllardır anlaşılmış olmalıdır. Bazılarının ileri sürdüğü gibi PKK, ABD’nin desteklediği ve onun adına hareket eden bir güç ise yapılacak şey, ABD’ye karşı savaş ilan etmek ve ABD savaş araçlarını bombalamaktır. Oysa ABD’nin “Stratejik ortağı” olan Türkiye hükümeti, onunla birlikte askerî operasyonlar yapıyor.

CHP, dış ve iç politikada AKP’nin planları peşinden sürüklenmek yerine, gerek yurtta ve gerekse dünyada barış politikalarını ısrarla savunmalıdır. Bu politikayı anlayamamış seçmenleri varsa yapacağı şey onları aktif barış politikalarına ikna etmektir. Tezkere oylaması sırasında oturuma katılmayan ve ellerini kaldırmayan CHP’liler doğru hareket etmişlerdir. (7 Eylül 2015)

İnternetten indirilen karikatür, tezkere alan bir erin sevinci karşısında, bir devlet büyüğünün endişesini dile getirmektedir.  

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde