27 Nisan 2024

zeki-sarihan

YOKSULLAR NEDEN DİNDAR OLUR?

  • PDF

“Yoksullar neden dindar olur?” sorusu isabetli bir önerme midir? Hiç bir bilimsel araştırmaya, ankete başvurmadan çıplak gözle yoksulların orta sınıflara ve zenginlere göre daha dindar olduğunu görebiliyoruz. Türkiye’nin tarihsel ve toplumsal koşullarından kaynaklanan Aleviliği şimdilik bir yana bırakalım. Ülkemizdeki Sünni mezheplerine mensup olanları hesaba katarak söylüyoruz. Yeryüzü ölçeğinde baktığımızda da refah toplumlarının dinle bağları daha zayıf, yoksulların çoğunlukta olduğu ülkelerde ise halkın daha dindar olduğunu anlıyoruz. Bu bakımdan yoksulların daha dindar oluşları İslamlarla sınırlı değildir.

Zenginlik ve yoksulluk görecelidir. Toplum “zenginler ve yoksullar” diye iki sınıftan oluşmaz. İşçiler, içlerinde zengin, orta ve yoksulları barındıran köylüler, birçok katmandan oluşan şehir küçük burjuvazisi, esnaf, tüccar, sanayici gibi birçok sınıftan oluşur. Ancak belirli bir gelir düzeyinin altında ve üstünde kalanları tanımlamak için şimdilik “yoksullar ve zenginler” ayrımını kullanıyoruz.

Genel olarak bakıldığında yoksullar köylerde ve kentlerin kenar semtlerinde, zenginler ise kent merkezlerinde veya şimdi artık kentin çevresine inşa edilen sitelerde oturur. Yoksullar, kol gücü isteyen işlerde, zenginler ise ticaret, sanayi, hizmet sektörlerinde çalışırlar.

Yoksul kadınlar arasında başlarını örtenler ve sosyal hayattan uzak duranlar zenginlere göre daha fazladır.

Namaz kılanlar, oruç tutanlar, yoksullar arasında daha fazladır. Yurt içi ve yurtdışı geziler yapanlar, yazlığı olanlar, daha sağlıklı evelerde yaşayanlar, eğitim ve sağlık hizmetlerinden daha iyi yararlananlar ise zenginlerdir.

Yoksulların daha dindar olmasının birden çok nedeni vardır ve bunların başında onların sahipsiz ve korunmasız olmaları gelir. Onlar, kendilerini adaletine teslim edecekleri bir kuvvet arayışındadırlar. Bu kuvvet, Allah’tır. Allah, sonsuz kudretin ve adaletin sahibidir. Bu dünyada işlenen sevapların ve günahların karşılığını ölümden sonraki hayatta herkese soracak, iyi işler yapanları cennetiyle ödüllendirecek, kötü işlerin sahiplerini, zalimleri, sömürücüleri cehenneminde yakacaktır!

Zenginler bu dünyanın nimetlerinden zenginlikleri ölçüsünde yararlanırlar. Yerler, içerler, iyi evlerde otururlar, zengin erkekler nikâhlı veya nikâhsız birden çok kadınla cinsel zevklerini çeşitlendirebilirler. Yoksul erkekler ise cennete giderlerse böyle bir imkâna kavuşacaklarını düşünürler.

Devlet, zenginlerin emrindedir. Zenginler, suç işlediklerinde mahkemeye etki ederek cezadan kurtulurlar. Suçu üstlenip kendi adlarına hapiste yatacak adamlar bile bulurlar. Jandarma ve polis zenginlerin emrindedir. Bunun tipik bir örneği, bir ağa köylülerin topraklarını gasp ettiğinde bunu önleyecek bir kuvvet yoktur ama köylüler bu toprakları geri almak için harekete geçtiklerinde karşılarına jandarma çıkar.

Bütün bu ve benzeri durumlar, yoksulara ilahi bir adalete sığınmaktan başka yol bırakmaz.

Yoksulların daha dindar olmalarının ikinci nedeni onların öğrenim görememeleri, bilim ve sanattan yararlanamamaları, dolayısıyla dünyayı ve evreni tanımalarına engel olunmasıdır. Bu nedenle yoksullar, kendilerinden önceki kuşakların bilgi ve kültürüyle yetinmek zorunda kalmışlardır. O bilgi ve kültürün en önemli temeli ise geleneksel olarak dindir. 

YOKSULLAR GERİCİ Mİ OLURLAR?

Bazıları, dindarlıkla gericiliği karıştırıyor. Bir yaratıcıya inanmak, ona ibadet etmek gericilik değildir. Gericilik, toplumun reformlar ve devrimler yaparak ilerlemesi önüne dikilmek, mevcut sömürü ve zulüm sistemini savunmaktır. Ülkesini uluslararası sermayenin açık pazarı haline getirmek, milli varlıkları onlara satmaktır. Bunu ise yoksullar yapmaz, onlar zaten bunu yapacak bir güçten ve örgütlenmeden yoksundurlar. Bunlar ülkede iktidarı ele geçirmiş zenginlerin eseridir.  Yoksullar ise hep daha adil bir dünyanın düşünü kura gelmişlerdir. Örneğin topraksız köylüye toprak dağıtılması ilericiliktir ve bunu yoksullar ister. Bunun önüne dikilmek gericiliktir. Hayatın ucuzlaması ve kolaylaşması ilericiliktir, Köylere yol yapılması, su şebekesinin bağlanması, okullar açılması, öğrencilerin barınacak yurtlara sahip olması ilericiliktir, bunu da en çok yoksullar ister. Gericilik ise bütçenin bunlardan önce ayrıcalıklı sınıfının ihtiyacı için kullanmaktır. Bunu da zenginler yapar.

Yoksulların, başka bir ülkenin topraklarında gözü yoktur ve barış isterler. Bu ilericiliktir. Kudret sahibi zenginler ise başka ülkelerin topraklarını, zenginliklerini ele geçirip oralar halkını köleleştirmek isterler. Bu gericiliktir.

CENNET, SINIFSIZ BİR KOMÜNDÜR

Çocukken mahallemizin yoksul çocuklarından biri şöyle demişti: “Yarın ahrette fakirler cennete, zenginler cehenneme gideceklermiş!” Bunu ana babasından duymuş olmalıydı?

Esasında yoksulların sevap işlerlerse gideceklerini düşündükleri cennet, İlkçağ’da, toplumun sınıflara ayrılmasından beri şiddetle özlemi çekilen sınıfsız bir toplumdur. Orada zenginlik ve yoksulluk bulunmaz. Orası doğası bozulmamış, herkesin ihtiyacı kadar aldığı eşitlikçi bir komündür.

İnsanlık tarihi, yoksulların hak ve adalet için yalnız ellerini açıp dua etmelerini değil sayısız başkaldırmasını yazıyor. Bu mücadele çeşitli yollarla ve araçlarla bugün de her ülkede sürüyor. Bunun önüne zenginler dikiliyor.

Günümüz aydınlarında dindarların gerici olduğu yolunda yaygın bir kanı var. Bu yanlış kanı, siyaseti derinden etkiliyor.

Yoksullar, hep gerici-dinci partileri mi desteklerler? Bunun yanıtını gelecek yazımıza bırakalım. (18 Ekim 2015)

---------------------------------

Kitap: Hikmet Kıvılcımlı, Allah Peygamber Kitap, İstanbul, 2013, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 336 s. 

Son Güncelleme: Salı, 20 Ekim 2015 08:03

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde