27 Nisan 2024

zeki-sarihan

HEPİMİZ BİR HAPİSHANEDEYİZ

  • PDF

 

Türkiye dört mevsimin yaşandığı bir cennet. Zümrüt ovaları, karlı dağları, coşkun ve hüzünlü ırmakları, portakal, fındık bahçeleri var. Fakat aynı zamanda bir hapishaneler ülkesi. Demek istediğim, Türkiye gibi sosyal deprem kuşağı üzerindeki bir ülkenin hapishanesiz yapamayacağıdır.

Hapishanelerde yatanlar yatması gerekenler midir? Ya da hapishanelere atılması gerekenler kimlerdir?

 

Ben niçin hapishanelerde yattım? Bunun hiç de boşu boşuna bir yatış olmadığına sizi temin ederim. Devletin bir vatandaşını durup dururken birkaç yıl hapiste tutması için deli olması gerekir. Ben de hapishanelerde yattıysam bunun Türkiye’deki yabancıların yatırımları güven içinde olsun, İncirlik üssünden Amerikan uçakları komşularınızı rahatça bombalayabilsin, vergiler kaçırılabilsin diye yaptım. Gecekondularda okuyan çocuklarla özel okullarda okuyan çocukların eğitimi arasındaki uçurum sürsün diye yattım…

 

Ülkemizde hapse düşmek hiç de zor değildir. Hatta çok kolaydır. Bunun için emperyalizme karşı kin duymanız, halkı derinden sevmeniz, haksızlıklar karşısında vicdanınızdan “İsyan et!” diye bir sesin yükselmesi yeter. Gerçi bu duygularınızı kimseye söylemez, yazmaz, meydanlarda haykırmazsanız sizi kolunuzdan tutup içeri almazlar. Ama insanoğlu işte, bunları dışa vurmadan da rahat edemiyor…

 

Hapiste yatmak doğal bir görevdir. Sınıfta öğrencilere gerçeği söylemek gibi, halkı kendi çıkarları doğrultusunda bilinçlendirmek gibi, Sakarya geçitlerinde düşmanla vuruşmak, savaşçıya cephane taşımak gibi bir görev. İnsan hiç vatanını savunduğu, savaşırken yaralandığı için övünebilir mi? Hapiste sen yatmayacaksın, ben yatmayacağım da kim yatacak? Bu görevi kim yapacak?

 

Hapishanelerde, iççiler, köylüler, bir de devrimciler yatar. Bir ülkede burjuvalar iktidarı kaybetseler bile hapiste yatmazlar. Servetlerini yanlarına alıp başka bir ülkeye göçerler. Emekçiler ve devrimciler ise yanlarında götürecekleri servetleri olmadığı için yurtlarında kalırlar ve başka bir ülkede yaşamaktansa hapishanede yatmayı tercih ederler.

 

Hapishaneye düşmek kolaydır da çıkmak o kadar kolay değildir. Polis sorgulayacak, savcı ifade alacak, iddianame hazırlanacak, duruşmaya çıkacaksınız, esas hakkındaki mütalaa hazırlanacak, savunma yapacaksınız… Siz sabırsızsınızdır ama sistemin hiç acelesi yoktur. Ha bugün, ha yarın derken aylar, yıllar döner, bayramlar geçer bırakılmazsınız. Elini veren kolunu alamaz.

 

Siz içeride, dört duvar arasında volta atmaktasınızdır ama dışarıda hayat devam etmektedir. İnsanlar günlük işlerine gidip gelmekte, sıcak evlerinde yiyip içmekte, ana babalar çocuklarını parklarda gezdirmektedir. Sevgililer el ele tutuşmakta, cennet meyvelerinden tatmaktadır. Halkın mutluluğu için cezaevine düşen biri davasına olan inancı zayıfsa “Sen insanlar için mücadele ettin, onların umurunda bile değilsin” diye düşünür. “Ölenle ölünmez” dendiği gibi halk, hapishanedekiyle birlikte hapse giremez. Ama unutmamak gerekir ki, insanlığın ortak aklı ve vicdanı içinde sizin mücadelenizin yazılı olduğu bir köşe vardır.

Bülbülü altın kafese oymuşlar, İlle vatanım demiş. Hapishaneler de bizim vatanımız değil midir? Nazım Hikmet de öyle demiyor muydu?

 

Çınarlarında kolan vurdum hapishanelerinde yattım

Hiçbir şey gideremez iç sıkıntımı

Memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

 

Bana deselerdi ki “Önünde iki seçenek var. Ya Alman başbakanının sarayında kuş tüyü yataklarda kalacaksın, ya da ülkenin hapishanelerinden birinde. Seçimi sen yap.” Hiç ikirciklenmeden ikincisini tercih ederdim. Çünkü orası benim vatanımın bir parçasıdır. Orada benim dilimi anlayan, duygularıma ortak insanlar vardır. Diğer mahkûmlarla aynı geleceği paylaşacağız. Gardiyanlar ve jandarmalar da benim vatanımın insanlarıdır. Hiç değilse demir parmaklıklara yaklaşıp:

 

Jandarma biz sosyalistiz

Biziz ancak dost sana

Kurtuluşun bizimledir

Elini uzatsana

 

diye seslenebilirim.

 

Hapishanelerde geçen zaman hiç de ömürden kaybolmuş bir süre değildir. Hapishane bir okuldur. Türkiye halkının önemli bir kısmı hapishanelerde eğitim görmektedir. Avrupalılar hapishane eğitimi almadıkları için Türkiye halkına göre yarı cahil sayılırlar.

 

Hapishaneler özgürlüklerin kısıtlandığı yerler olarak haksız bir ün yapmışlardır. Bu herkes için doğru değildir. Dışarıda olan herkes özgür mü sanki! (23 Aralık 2015)

 

(Zeki Sarıhan, Benim Hapishanelerim önsözünden, İstanbul, 2005, Berfin Yayınları. Çizim kitabın Mehmet Akıncı tarafından yapılmış kapağından alınmıştır.)

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde