29 Nisan 2024

zeki-sarihan

KENDİ TARİHİMİZİ YAZMAK

  • PDF

AKP iktidarının tarihi yeniden yazdırmak istemesi sürpriz olmamıştır. Çünkü her sınıfın tarihi farklıdır ve sınıflar, genç beyinlere kendi tarihlerini şırıngalamak isterler. Tarih üzerindeki tartışma sınıf mücadelesinin çok özel ve önemli biçimidir.

Burjuvazi iktidarı ele geçirsin de orada hâlâ feodallerin tarih anlayışı okutulsun, bu olmayacak bir şeydir. Toprak ağalarının ve tefecilerin iktidarında da onları ve onların atalarını haklı çıkaracak bir tarih okutulur.

İktidardaki sınıf değişimlerine koşut olarak tarih dersleri üzerinde günümüze kadar birçok değişiklikler yapıldı.

 Osmanlı döneminde bu tarih kronolojisi Hazreti Adem-İbrahim Muhammet çizgisini izleyerek İslam devletlerinin tarihi idi. Türkler bu tarihe Müslüman olduktan sonra dâhil olabiliyordu.

Osmanlı devletinin son yıllarında  Türkçülük hareketinin başlamasıyla Türklerin ilk yurdu Orta Asya’dan başlayan bir tarihleri olduğu keşfedildi. Cumhuriyet döneminde devletin resmî ideolojisi olarak kabul edilen ve doruğa ulaşan milliyetçilik ideolojisi sonucu tarih, Orta Asya bozkırlarından başlayarak Türk devletleri tarihine dönüştürüldü. Güneş Dil ve Türk Tarih Tezi’yle bütün uygarlıkların Türklerin eseri olduğu öğretildi. 1940’larda Batılılaşma ideolojisinin sonucu olarak bunun yerini Grek ve Roma uygarlıklarının önemine vurgu yapmak aldı.

Bu iki tarihin içinde de emekçi halk yoktur. Oysa kral çıplaktı! Bu çıplaklığı derli toplu olarak ilk kez 1972-1974 arasında Mamak’ta yargılanan bir grup genç devrimci yaptı. Sosyalizm rüzgârının henüz dinmediği, büyük insanlığın geleceği için umutların diri olduğu bir dönemdi. Bu gençler, siyasi savunmalarını bir tarih dersine dönüştürdüler. Osmanlı hâkim sınıflarının, Abdülhamit’in, İttihat Terakki’nin, daha sonra tek parti, Demokrat Parti, Adalet Partisi dönemlerinin emekçi gözüyle esaslı bir değerlendirmesini yaptılar. Bu süreç içindeki demokratik hareketlerin hakkını da verdiler.

Bu cesur çalışma, birçok devrimci çevrenin hayranlığını kazandı ve ‘’Savunma’’ bir süre onların tarih konusunda el kitabı oldu. (Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Davası, Savunma, 4. Baskı, 1992, Aydınlık Yayınları, 608 sayfa)  Ne yazık ki, karşıdevrimci burjuva iktidarlarının geçici olmadığı, onların tarih anlayışlarının da kolay yıkılamayacağı  düşünüldü ‘’Savunma’’nın imzacılarının bir kısmı daha dışarı çıkar çıkmaz ya sindiler ya da görüş değiştirerek burjuvazinin yanında saf tuttular. Kalanlar da yavaş yavaş o görüşlerden çark ederek buruva kampında kendilerine bir yer buldular. Çıplak krallar, bin dereden su getirilerek yeniden giydirildiler!

AVRUPA BURJUVASİNİN MÜDAHALESİ

1990’lı yıllarda eğitime el koyan küreselleşme, tarih anlayışının da yeni baştan ele alınmasını istemeye başladı. Ders kitapları tarandı. Bunlarda ‘’insan haklarına aykırı’’ görülen ifadeler belirlendi. Bunların ders kitaplarından çıkarılması istendi. Vatan için canını vermek ve İstiklal Marşı bile insan haklarına aykırıydı! Madem Avrupa Birliğine girecektik. Avrupa burjuvazisinin tarihini esas alan  ve Türkiye tarihini onun bir eklentisi olarak sunan alternatif kitaplar yazıldı. Madem ki artık sermayeler birleşiyordu, tarih de birleşmeliydi. Sermayenin vatanı olamazdı. Arkadaşlarımızla birlikte o tarihte bu anlayışı eleştiren yayınlar yaptık. (Emperyalizm Ulusal Eğitime Meydan Okuyor, Tarih Vakfı’nın Ders Kitaplarında İnsan Hakları Tarama Sonuçları Kitabı Hakkında Rapor, Ankara, 2005 Bağımsızlıkçı Aydınlanmacı Halkçı Eğitim Derneği)

Şimdi de, muhafazakâr hükümetimiz, Avrupa Birliğine girmekten umudu kesmiş olacak veya alırlarsa mevcut ideolojisiyle girmek üzere, tarih müfredatını yeniden yapıyor. 95 yıllık parantez kapatılacağına göre bunda Osmanlı tarih anlayışının yeniden yürürlüğe konulacağı, bu parantez içinde kalan ve tasfiye edilen kişi ve kurumlara iade-i itibar sağlanacağı anlaşılıyor.

Ayının dokuz oyunu boz armudun üstüne diye bir laf vardır. Gerek muhafazakârların, gerek liberallerin resmî tarih anlayışına vururken esas amaçlarının emekçilerin bunca emek, kan ve gözyaşıyla yazdıkları tarihin üzerini örtmek olduğunu unutmayalım. Cemil Koçak’ın ‘’Resmî Tarihe Meydan Okuyorum’’ (İstanbul, 2014, Timaş Yayınları) kitabını yazma nedeni buna verilecek örneklerden biridir. Kitabındaki başlıklardan biri şudur: ‘’Benim Kapitalizmim Senin Sosyalizmini Döver’’

Sosyalizm ölmemiş miydi? Durmadan onu dövmekten bıkmadınız mı? AKP’nin emekçi halkı dövmek için hazırladığı sopadan biridir yeni tarih müfredatı. Yazanların bile savunmaktan vazgeçtikleri ‘’Savunma’’ya sahip çıkarak ve onu geliştirerek bu saldırıyı püskürtebiliriz.  O büyük vicdan, halkın vicdanı şimdi aydınlarından bunu bekliyor… (17 Nisan 2016)

 

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde